Burada çiçeğini görüyoruz, bu güzel beyaz çiçek, geceleri açar, tozlaşmasını yarasalar sağlar ve 'maymun elması' olarak bilinen meyveyi verir. | TED | وتتفتح أزهارها البيضاء الجميلة ليلا، وتؤبر بالخفافيش، فتعطي ثمارا معروفة بشكل غريب باسم تفاح القرود. |
O güzel beyaz pelerininin kanla kirlenmesini istemeyiz. | Open Subtitles | لا نريد أن نملأ عباءتك البيضاء الجميلة بالدماء |
Güzel bir parti olmuş. Şu güzel beyaz balonlar sallanıyor falan. | Open Subtitles | إذاً، إنها حفلة جميلة للغاية و هُناك الكثير من الكرات البيضاء الجميلة المُعلقة بالجوار. |
Doktor, bu güzel beyaz cildine ...biraz renk gelmesi gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | -الطبيب يعتقد أنّ بشرتكِ البيضاء الجميلة تحتاج لاستعادة لونها |
Erkeklerle hokey oynardın, buzda dizlerini yaralardın, ama takım arkadaşlarına söyleyemediğin, kendine bile söyleyemediğin, gerçekte tek istediğin aslında, o güzel beyaz şapelde o güzel beyaz elbiseyi giymekti ve mihrabın sonundaki serpiştirilmiş güzel beyaz çiçeklerin arasında senin için bütün tokatları atacak, bir adam. | Open Subtitles | ولكن لم تستطيعي إخبار رفاق فريقك ، ولم تستطيعي إخبار نفسك ، ان كل ما أردتيه ، هو الرداء الأبيض الجميل في تلك الكنيسة البيضاء الجميلة وبنهاية منتصف الممر يتناثر الزهر الأبيض الجميل رجل ، ليقوم لك بكل الصفعات |
- Bobby, şu güzel beyaz kadına ne yediğimizi söylesene. | Open Subtitles | (بوبي)، أخبر السيدة البيضاء الجميلة بما نأكل |
güzel beyaz kız 10 saniye oturunca hep birlikte IKEA'ya koşar olduk. | Open Subtitles | تجلس الفتاة البيضاء الجميلة هناك لعشر ثوانٍ، فنجري جميعًا لشراء أثاث من شركة (إيكيا). |