Yıllar boyu halkımız atalarımın gerçek tarihini gizlilik içinde, Goa'uld'un gözlerinden ötede, kaydetmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | لسنوات، أسلافي كانوا مصطرين لتسجيل التاريخ الحقيقي لشعبنا في السر، بعيدا عن عيون الجؤولد. |
Yani içeri gireceğiz, kendimi o cihaza bağlayacağım ve yaydıkları sinyalleri kendi beyin dalgalarımla bertaraf edip dünyanın gerçek tarihini yayacağım. | Open Subtitles | حسناً، ندخل، وأنا ادمج نفسي فيها واستبدل الإشارات التي هم يتلقونها مع موجاتى الدماغية وأبث التاريخ الحقيقي من العالم. |
Kubrick, Colorado'nun gerçek tarihini, burada olanları büyük oranda ortaya çıkarmıştı. | Open Subtitles | قام (كوبريك) باستخراج كميات مهولة من التاريخ الحقيقي |
Bilge bir adam zamanında, "Dünyanın gerçek tarihi şık odalardaki harika sohbetlerin tarihidir," demiş. | Open Subtitles | قال حكيم ذا مرة أن التاريخ الحقيقي للعالم هو تاريخ المحادثات العظيمة في الغرف المتألقة |