| Şu kostümle Times Meydanı'na çıkıp bir pasajın el ilanını dağıtıyorum. | Open Subtitles | أرتدي زي الروبورت في التايمز سكوير و أوزع النشرات على المارة |
| Eğer Times Meydanı'nın ortasında... | Open Subtitles | ♪ مهلاً إذا كنت تستطيع الغناء في وسط التايمز سكوير |
| Alışveriş. New Yorkluların alış veriş yaptığı Times Meydanı. | Open Subtitles | أتسوق , إنه التايمز سكوير حيث يتسوق سكان نيويورك |
| Times Square'de, küçük kalabalıklar büyük topun düşmesini bekliyor ve izliyor. | Open Subtitles | وفي "التايمز سكوير" الشبان الصغار يتفرجون وينتظرون تلك الكرة ان تسقط |
| Beni Times Square Meydanı'nda dolaşırken buldular. | Open Subtitles | لقد وجدوني أهيم في التايمز سكوير |
| Şu anda gördüğünüz yer, Windsor'un Times Meydanı gibidir. | TED | الذي تنظرون إليه الآن هو مثل "التايمز سكوير" ل"وندسور" |
| Mahkemede, Doug'un, Times Meydanı'nda... çekim yaptığımız gün, Bob hakkında uzaklaştırma emri... çıkardığını söylediler. | Open Subtitles | .. في المحكمة قالوا أن (دوغ) وضع ..أمر حماية على (بوب) بعد ذلك اليوم الذي صورنا فيه في التايمز سكوير |
| Kız arkadaşımla birlikte "Times Square"de kalıyorum ben. | Open Subtitles | أنا أعيش في (التايمز سكوير) مع صديقتي |
| Times Square'ın sağında. | Open Subtitles | بجانب (التايمز سكوير) |