| Ondan daha çok seninle konuşmak isteyeceğimi düşünmene sebep olan nedir? | Open Subtitles | ما الذي جعلك تعتقدين أني أريد التحدث معكِ أكثر منها ؟ |
| Bak tatlım, bir dakika seninle konuşmak istiyorum. Otursana. | Open Subtitles | تعالى , أريد التحدث معكِ لمدة دقيقة , اجلسى |
| Telefonlara bakıyordum ve bir adam aradı, seninle konuşmak istiyormuş, ve birçok kez aramış ama sana ulaşamamış. | Open Subtitles | أنا أتولى أمر الإتصالات و هناك شخص ما اتصل و قال أنه يريد التحدث معكِ و أنه لن يقبل بالرفض |
| Aslında, Seninle konuşmam gerekiyor. Ve lütfen kızma , | Open Subtitles | في الواقع، أريد التحدث معكِ في شيء ما، و أرجو ألا تغضبي |
| Aslında bu yüzden sizinle konuşmak istedim. | Open Subtitles | . فيّ الحقيقة, هذا ما جعلني أريد التحدث معكِ |
| Peki, en azından yarın okulda Seninle konuşabilir miyim? | Open Subtitles | حسناً، هل يمكنني علي الأقل التحدث معكِ غداً في المدرسة؟ |
| Hayır, görmedim. Seninle Biraz konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | كلا لم أرى هل يمكنني التحدث معكِ قليلاً؟ |
| Riley, seninle konuşmak istemediğimden değil, sadece diyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | كرسائل الهاتف التي لم تردي عليها اسمعي, رايلي, ليس أني لا أريد التحدث معكِ إنه فقط أني لا أعرف ما أقول |
| Hiçbir bilgim yok, yalnızca seninle konuşmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | لا أملك أدنى فكرة, طلبت مني التحدث معكِ وحسب |
| Oğlunun seninle konuşmak istediğini seziyorum her ne kadar korkunç derecede kurnazca davransa da. | Open Subtitles | أشعر أن إبنك ، يريد التحدث معكِ على الرغم من أنه بارع بشدة في الأمر |
| seninle konuşmak istiyorum. Açıklama yapmak için bir şans istiyorum. | Open Subtitles | و أريد التحدث معكِ أريد الفرصة لتوضيح الأمر |
| Ertele işlerini. seninle konuşmak istiyorum. Aslında sana bir şey göstermek istiyorum. | Open Subtitles | حسناً ، أفرغي جدولك ، أريد التحدث معكِ في الواقع ، أريد أن أريكي شيءٌ ما |
| Aslında benim de seninle konuşmak istediklerim vardı. | Open Subtitles | وهناك ايضاً بعض الاشياء التي اريد التحدث معكِ عنها |
| Benimki de bu. Bu da seninle konuşmak istediğim diğer konu. | Open Subtitles | هذا الأمر الآخر الذي أود التحدث معكِ بشأنه |
| Seninle konuşmam gereken çok önemli bir husus var. | Open Subtitles | لدىَّ أمر هام للغاية أود التحدث معكِ بشأنه. |
| Vida, Seninle konuşmam gereken bir şey var. | Open Subtitles | فايدا، أريد التحدث معكِ عن أمرٍ ما |
| Bu konuyu sizinle konuşmak isterim ama endişelendiğiniz şey çocuklarım ise bazı konularda size katılmayacaklarından korkuyorsanız ve bundan rahatsızsanız o zaman, bilmiyorum. | Open Subtitles | أتمنى التحدث معكِ بشأن هذا ذات يوم، لكن لو قام أطفالنا، سبب قلقك الكبير، بالاختلاف معكِ في بعض الأمور، |
| sizinle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | .لا تذهبي إلى أية مكان .أُريد التحدث معكِ |
| Seninle konuşabilir miyim? | Open Subtitles | هولي , أيمكنني التحدث معكِ لثانية ؟ |
| Biraz konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | ياأختي الصغيرة، هلّ بالإمكان التحدث معكِ بكلمة؟ |
| Ne olduğunu anlamak istiyoruz ama bunu yapmak için sizinle konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | نريد أن نفهم ماذا حدث ولكن لكي نقوم بهذا علينا التحدث معكِ |
| Bak, bebeğim şimdi konuşamam. | Open Subtitles | إسمعى يا عزيزتى لا أستطيع التحدث معكِ الآن |
| - Hayır uyanık, onu çağırayım. - İyi ama sizinle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | إنه مستيقظ، سأناديه لا داع، أريد التحدث معكِ |
| Seninle konuşmaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | ولكنى احتاج الى التحدث معكِ |
| Oğlunuzla ilgili konuşabilir miyiz acaba? | Open Subtitles | كنا نتساءل لو نستطيع التحدث معكِ عن إبنك |
| Kötü bir gece geçirdim, seninle konuşmayı umuyordum. | Open Subtitles | مررت بليلة سيئة نوعا ما، لهذا اردت التحدث معكِ. |
| Bir dakika konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكنني التحدث معكِ لدقيقة فقط؟ |
| Seninle konuşabilmek için ve iç çamaşırlarının üstünü görebilmek için arkana oturmuştum. | Open Subtitles | أجلس وراءك لأستطيع التحدث معكِ ومحاولة رؤية الجزء الأعلى من ملابسك الداخلية |