Üzgünüm ama bu boku halletmen gerekiyor. | Open Subtitles | أنا آسفه ولكن يجب عليك أن تتصرف مع هذه التراهات بنفسك |
Bir tercih yaptık. O boku artık yemeyeceğiz. | Open Subtitles | نحن مختارون الآن ليس علينا أكل تلك التراهات |
Pekâlâ millet, hadi, bu boku 10.00'dan önce hazırlamam lazım. | Open Subtitles | حسناً يا الجميع هيا علي الإنتهاء من تحضير هذه التراهات قبل الساعه العاشره |
Yüzde oranları, milimetreler ya da aşamalar hakkındaki saçmalıklara ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لا أحتاج أياً من التراهات عن النسب أو المليمترات أو المراحل |
3 kere tayinini istemişti, bir sürü saçmalıklara katlanmak zorunda kalmıştı. | Open Subtitles | ولم يستطيعوا أقناعة بالعدول عن الأمر كان لابد أن يوافق ثلاث مرات وتحمل طن من التراهات |
Çocuklar bu saçmalığa inanabiliyor musunuz? | Open Subtitles | يا اصدقاء، استصدقون هذه التراهات ؟ |
Bu boku ben istemedim. Dizlerimin şiştiğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنا لم اطلب هذه التراهات أتعلم بأن كاحلي متورمه |
Benim işim burada boku idare etmek. Senin işin orada boku idare etmek. | Open Subtitles | وظيفتي هي السيطره على التراهات هنا وظيفتك هي السيطره على التراهات هناك |
Rodcocker insanların bu boku okuma sebebi. | Open Subtitles | إن "رودكوكر" هو سبب قراءة الناس لهذه التراهات |
Diğerlerinden duyduğunuz saçmalıklara inanmayın. | Open Subtitles | لذا فلا تصدقوا أياً من التراهات الأخرى التى ستسمعونها من أى شخص |
Steven, evlat. Bu saçmalıklara inanmıyorsun değil mi? | Open Subtitles | يا ستيف ، هل تصدّق هذه التراهات حقاً؟ |
Bu saçmalığa bir son vermelisin! | Open Subtitles | عليكِ أنّ تتوقفي عن هذهِ التراهات! |
Şu saçmalığa bir bak. | Open Subtitles | انظري إلى هذه التراهات |