Size sırayla bu üç türün dirilme süreciyle ilgili bir video göstereceğim. | TED | ساريكم هذا القيديو لعملية إعادة النشور لثلاثة من هذه الأنواع بهذا الترتيب. |
Bu konuları ayrı olarak ve sırayla ele alalım lütfen. | Open Subtitles | 00 مساء إذا أمكننا التعامل معهم بهذه الأمور على حدى وفي الترتيب الصحيح |
Bu yüzden "Niçin onu oluşturduğumuz sırada bunu yapmayalım ki?" | TED | لذلك فكّرت، لما لا يكون بنفس الترتيب الذي أدخلته به؟ |
Kesinlikle. Bu onun için çocuk oyuncağı. Zaten doğal olan sıra budur. | Open Subtitles | بالتأكيد, لا يوجد ماهو أبسط من ذلك هذا هو الترتيب الطبيعي للأمور |
Algoritmanın, sitede daha fazla kalmanızı sağlayacak şekilde kurduğu düzeni uyguluyor. | TED | بل يصمم الترتيب بالطريقة التي تظن بها الخوارزميات أنها ستجذبك. لتبقى على الموقع لفترة أطول. |
İddianıza göre, dördünüz de... bir şekilde şirketimle anlaşma yapmışsınız. | Open Subtitles | إدعائكم الأساسي أنتم الأربعة أدخل نوعاً جديداً من الترتيب لشركتي |
Kızı yiyeceğiz ve seni öldüreceğiz. Belki de bu sırayla olmaz. | Open Subtitles | سنتغذي علي الفتاة ونقتلك ربما ليس بنفس الترتيب |
isim, tarih ve sınıf numarası. Bu sırayla mı? | Open Subtitles | الإسم ، التاريخ ، رقم الصف بهذا الترتيب ؟ |
Beni öldürüp, tecavüz edeceksen lütfen bu sırayla yap. | Open Subtitles | إن كنتِ ستقتلينني وتغتصبينني أرجو منكِ الالتزام بهذا الترتيب |
Kabloları bu sırayla çekersem... - ...belki tabancayı ayırabilirim. | Open Subtitles | إن نزعتُ الأسلاك بهذا الترتيب ربما يمكنني فصلُ المسدس |
Ardından sırasıyla Çarpma, Bölme, Toplama ve Çıkarma, sırasıyla, daima aynı sırada. | TED | ثم جاء الضرب فالقسمة، والجمع والطرح، كل بدوره، دائماً بنفس الترتيب. |
Şaşırtıcı şekilde, bazen işleri kusursuz sırada yapmaktan vazgeçmek işleri halletmede önemli rol oynayabilir. | TED | مما يثير الدهشة، أنّ التخلّي عن أداء المهام حسب الترتيب الأمثل قد يكون أحياناً سبباً لإنهائهم. |
Laptopunda da aynı fotoğraflar aynı sırada duruyor. | Open Subtitles | نفس الصور على جهاز الكمبيوتر نفس الترتيب |
Bu yapıda özel bir şey var -- sıra -- yaşayan bir canlının içinde. | TED | يوجد شيئ مميز يتعلق بالبنية، وهو الترتيب داخل الخلية الحية. |
Her şeyin doğal düzeni. Hepimiz bu şekilde sona ereceğiz. | Open Subtitles | حسناً، إنّه الترتيب الطبيعي جميعنا ننتهي بهذه الطريقة |
Belli ki, bazılarınız için böyle bir anlaşma kabul edilemezmiş. | Open Subtitles | ما يبدو، مثل هذا الترتيب غير مقبول لبعض منكم هنا. |
Biliyorum, biraz çeki düzen verilmesi gerek, ama... | Open Subtitles | حسنا . اعني ان المكان بحاة الي بعض الترتيب ولكن.. |
Bu, ortalama bir romanın iki katına denk geliyor ve tek bir harf hatası bile yapmadan tüm harfleri doğru sıraya koymamız gerekiyordu. | TED | وهو أكبر من ضعفي معدل حجمه لديكم، ويجب علينا أن نضع كل واحد من هذه الأحرف في الترتيب الصحيح، بدون خطأ مطبعي واحد. |
Bu olağanüstü düzenleme içinde, kostümler aktör, aktris veya canlı heykeller gibiydi. | TED | وفي هذا الترتيب الغير اعتيادي، بدت الأزياء وكأنها ممثلين وممثلات، أو شخصيات حيّة |
Kimyasal bir denklemde moleküller yeni bileşikler meydana getirmek için yeniden düzene girerler, ama bütün bileşenler yine de hesaba katılmalıdır. | TED | في المعادلة الكيميائية، الجزيئات أعادت الترتيب لصنع مكونات جديدة، لكن مع ذلك يجب أخذ جميع المكونات بعين الإعتبار. |
Dünyada olayların gerçekleşme sırası bazen kamerada tersine işliyor. | TED | الترتيب الذي تجري عليه الأحداث في العالم يظهر على آلة التصوير أحيانا بالترتيب العكسي |
sırayı değiştiriyoruz. | Open Subtitles | سنغير الترتيب بعد بيق بوبير انه بوبي هولي |
Öylesine mükemmel düzenli bir yapı ki, bu işte tanrının parmağının olmadığını söylemek zorlaşıyor. | TED | وكان يتموضع بصورة متناهية الترتيب والدقة وكان من الصعب جداً ان لا ننسب له الخلود |
Fakat diğer tarafa doğru yürüyecek olursanız, bütün bu Sıralama tersten gerçekleşiyor. | TED | لكن إن مشيت بالاتجاه المعاكس، هذا الترتيب كله ينقلب. |
Üzgünüm, az önce geldim ve sırasıyla almadım, her şey karışmış. | Open Subtitles | آسف سآتي بعد دقائق إن لم أتبع الترتيب سينهار كل شئ |
anlaşmanın durumuna bakılırsa net bir ikiyüzlülük farkediliyor. | Open Subtitles | أعترف أن هناك بعض النفاق لهذا الجانب من هذا الترتيب. |