Jedi düzenine bağlılık yemini ettin kolay kırılmayan bir bağ bu. | Open Subtitles | لقد التزمت بنظام الجيداي وهو التزام لا يمكن التحرر منه بسهولة |
Hadi ama, Cooper öyle bir bağlılık sergileyemez. | Open Subtitles | دائما كوبير هكذا لا يستطيع ان يجلس في التزام ابدا |
Lütfen, sakin olun ve ana çıkış kapısına doğru yürüyün. | Open Subtitles | نرجو منكم التزام الهدوء والتوجه مباشرة إلى البوابة الرئيسية |
o zamana kadar sessiz kalma hakkına sahipsin, bunu kullanmanı öneririm. | Open Subtitles | حتى ذلك الحين، لديك الحق في التزام الصمت، وأقترح عليك استخدامه |
Evet, evrimsel bir zorunluluk olarak ailelerimizi ve arkadaşlarımızı önemsemeliyiz. | Open Subtitles | نعم هناك التزام تطوري لسر اهتمامنا بالأهل و الأصدقاء |
Sonra sorumluluk duygusuna kapılacak ve bu sorumluluk, olanlar yüzünden dikkatini dağıtabilecek. | Open Subtitles | ومعه يأتي شعور بالالتزام، التزام قد يصرفه عن الالتزام الذي لديه بالفعل. |
Ama adama karşı bir yükümlülüğüm olduğunu söyleyebiliriz. | Open Subtitles | لكن يمكنك ان تقول اني اشعر ان لدي التزام نحو هذا الرجل |
bilmem, bunun tam olarak, resmi bir taahhüt olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | اوه، حسنا ، لا أعتقد أن ذلك، كان حقاً التزام. |
Saygı olmazsa disiplin de çöpe gider. | Open Subtitles | بدون احترام فلن يوجد أى التزام على سطح السفينة |
Yeni Baş Hekimin bütün çalışanlarına karşı önyargısız olmak gibi bir etik yükümlülüğü var ki bu en az dört hafta boyunca istediğim gibi at koşturmama izin verecek. | Open Subtitles | عميد الطب لديه التزام اخلاقي بأن يأتي وعقله مُنفتحاً بخصوص كافة الموظفين |
Eğer aklın yerindeyse, işinden ayrılıp yeni şeyler denemek gibi bir yükümlülüğün vardır. | Open Subtitles | لديكَ التزام اذا كنت بكل الاحوال واعٍ ان تخرج وتجرب اشياء اخري |
Bu süre içerisinde müvekkillerimize teklif edilenleri gösterme zorunluluğumuz vardı ve ben de gösterdim. | Open Subtitles | الآن, في الوقت الحالي علينا التزام ان نعرض عرضهم على عملائنا وقد فعلت هذا |
Şimdi kız bağlılık, hoşgörü ve kendine dünyadaki tek dişi kunduzmuş gibi davranılmasını falan ister. | Open Subtitles | فهى ستريد التزام و ملاطفة و ان تعامل كما لو كانت القندسة الوحيدة فى كل العالم الواسع |
Bu adada insanlar bize katılınca, bağlılık gösterecek bir şey yaparlar. | Open Subtitles | عندما ينضمّ لنا الناس هنا بهذه الجزيرة عليهم أن يقدّموا بادرة التزام |
Birine bağlılık gösteren tuhaf kısmı mesafeli olsa da. | Open Subtitles | على الرغم من أن احتمالات وجود التزام بشخصٍ آخر بعيدة |
Bayanlar ve Baylar zor durum yaşayan bir yolcumuz var. Lütfen sakin olun. | Open Subtitles | سيداتي وسادتي، لدينا مسافر يمر بوقت عصيب أرجو التزام الهدوء. |
Büyük hırsızlık nedeniyle tutuklusun. Sessiz kalma hakkın var.... | Open Subtitles | انت مقبوض عليك بتهمة الرسة كبري من حقل التزام الصمت |
Şirketin tasarladığı çalışmalarda, sonuçları ifşa etmek gibi gerçek bir zorunluluk yok, değil mi? | Open Subtitles | حيث أن الدراسة أقيمت في الداخل لا يوجد التزام حقيقي بكشف هذه النتائج؟ أليس كذلك؟ |
Bize yerel yükümlülük ve küresel sorumluluk gerek. | TED | نحن بحاجة إلى التزام محلي، ومسؤولية اجتماعية. |
Ne zaman olacağı var. Yasal yükümlülüğüm var, biliyorsun. | Open Subtitles | بل متى، لديَّ التزام قانوني أنتَ تعلم ذلك |
taahhüt olmazsa harekete geçilmezse, arkalarında destek olarak birkaç çek koçanı olmazsa, sonuç bu olacaktır. | Open Subtitles | بدون التزام , بدون فعل بدون دعم مادي خلفهم |
- Sizi anlıyorum, ben de bir anneyim ama kocanızın kurbanlarına karşı yükümlüyüm. | Open Subtitles | أنا أتفهم ذلك بما أّنّني أم أيضا ، ولكن أنا لديّ التزام تجاه ضحايا |
Bugün Başkan bir kez daha Amerika'nın bağlılığını... | Open Subtitles | "أكد الرئيس اليوم مجددا التزام أمريكا ..." |