Polonya'daki dayanışmanın bir parçasıydı, bu Dayanışma hükûmet tarafından kaba-kuvvet ile baskılanan pasit bir sosyal değişim hareketiydi. | TED | كان جزءًا من حركة التضامن فى بولندا، التي كانت حركة سلمية من أجل التغيير الاجتماعي التي قمعتها الحكومة بعنف. |
Tecrit yanlılarından, küresel Dayanışma ihtiyacını öğreneceğiz. | TED | ومن الانعزاليين، سنتعلم الحاجة إلى التضامن العالمي. |
Dikkatinizi, Dayanışma için vermenizi istiyorum. | Open Subtitles | أود أن ألفت انتباهكم أننا في حاجة الى التضامن. |
Bay Ortiz Dominguez Latin Amerika Dayanışma Komitesi'nin sözcüsüyleyim. | Open Subtitles | أنا مع السيد أورتيز دومنجويز لجنة التضامن الأمريكية اللاتينية |
Kimse, bu dayanışmayı bir araya getirebileceğimize inanmadı. | Open Subtitles | الناس بالتأكيد لن يصدقوا اننا نستطيع التضامن معا |
En azından oraya gidip Dayanışma gösterebilirsin. Gördün mü? | Open Subtitles | حسناً، يمكنك على الأقل أن تمر وتبدي بعض التضامن |
Kuduz olan insanlar sudan korkarken olmaz. Dayanışma budur! | Open Subtitles | ليس بينما يتسبب داء الكلّب في الخوف من الماء , إنه التضامن |
Daima diğer parti üyeleriyle Dayanışma içinde olmalı ve özel, dürüst ve örnek bir hayata öncülük etmelidir. | Open Subtitles | التضامن الأخوي لا يمارس الجنس مع أعضاء آخرين من الحزب ويعيش حياة نزيهة ويكون مثالاً يحتذى به |
Gördüğün gibi, senin delilik dediğin şeye biz Dayanışma diyoruz. | Open Subtitles | أترى بأن ما تسميه جنون نحن نسميه التضامن |
Ayrıca Dayanışma da bu inanılmaz boyuttaki akıcılıkta büyük rol oynar. 4000 metre derinliği ile gezegenin üçte ikisini kaplar. | Open Subtitles | التضامن يلعب دورا أيضا في هذه الضخامة السائلة |
Buna Dayanışma denir. Aile olarak birlikte yiyeceğiz. | Open Subtitles | يطلق عليها التضامن كلنا نأكل كأسرة واحدة |
Yani şimdi borç ödeme ve Dayanışma vakti kardeşim. | Open Subtitles | إذاً, حان الوقت لأن تردي لي دينك حتى قيمتك اظهري بعض التضامن, اختاه |
Dayanışma falan iyi güzel ama bu tam bir angarya. | Open Subtitles | التضامن و كُل هذا لكن ما تقومُ به هُنا لا يُناسبُك |
Hatta, genelde insanlar kendi ülkeleri ya da etnik grupları için Dayanışma, sadakat, gurur, vatanseverlik gibi duyguların etkisi altındadır. | TED | والأمر الواقع، في العموم، الناس في الغالب يُحكمون بمشاعر التضامن والولاء والفخر والوطنية، تجاه بلادهم أو تجاه جماعتهم العرقية. |
Birincisi, hikâyeler bir Dayanışma illüzyonu yaratabilir. | TED | الأول، تستطيع القصص إحداث وهم التضامن. |
Dayanışma ve azim. | Open Subtitles | التضامن والصمود نحن أتحاد القسّ |
Onur göstergesi, Dayanışma Hepsi bitti. | Open Subtitles | مبادىء الشرف، التضامن. كلّ ذلك إنتهى. |
Ayrıca sendika birlikleri dayanışmanın önemini ve birlikte hareket etmenin gücünü anlayan üyelerle dolu. | TED | تمتلئ القاعات النقابية بالأعضاء الذين يدركون أهمية التضامن وقوة العمل الجماعي. |
Acı ve sefaletin karşısında milyonlarca sivil toplum kuruluşları, insanlar arasındaki dayanışmanın ulusların bencilliklerinden çok daha güçlü olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | في مواجهة البؤس والمعاناة الملايين من المنظمات العالمية تثبت هذا التضامن بين البشر اللذي يجب ان يطغى على الأنانية بين الشعوب |
Değil mi ki ortak kimliğimiz demokrasi ve eğitimimiz katılım esasına dayanıyor, katılım da dışlama ve yabancı düşmanlığını bitirip güven ve dayanışmayı inşa ediyor. | TED | حيث تكون هويتنا المشتركة هي الديمقراطية حيث يكون التعليم لدينا من خلال المشاركة و أينما وجدت المشاركة وجدت الثقة و التضامن بدلاً عن الاستبعاد وكراهية الأجانب |