Ayrıca çadırda yatan, kaka yapınca bayılan ve araç kullanamayan bir adamım. | Open Subtitles | وكذلك لأني أسكن في خيمة ويغمى علي أثناء التغوط ولا يمكنني القيادة |
Ve burası insanların kaka yapmalarına yardımcı olması için iğrenç tahıllar aldıkları yer. | Open Subtitles | وهذا هو المكان الذي يشتري منه الناس حبوب مقرفة كي تساعدهم في التغوط |
Yatağı bok içinde bıraktım diye başım bayağı derde girdi. | Open Subtitles | لقد دخلتُ في الكثير مِن المتاعب بسبب التغوط على السرير. |
Çürümüş bok çuvalları. Amına koduğumun bok çuvalları, Götünüzü tekmeleyeceğim şimdi! | Open Subtitles | أنتم حقائب خرساء من التغوط سأركل مؤخراتكم اللعينة |
Yılın geri kalanında bir daha sıçmak zorunda kalmamak için 24 saatlik süreçte hiç durmadan, bir yıllık tüm Kakanı sıçabilmek. | Open Subtitles | القدرة على عدم التغوط لمدة عام كامل ثم تتغوط لمدة 24 ساعة كاملة بدون توقف ثم لا تتغوط مُجدداً باقي العام |
İnsanların kakası gelince utanırlar. | Open Subtitles | الناس يصابون بالإحراج حين يتعين عليهم التغوط |
O pisliğin bütün gün işeyip, sıçmaktan başka yaptığı yok ve daha fazla yaşamak istiyor,öyle mi? | Open Subtitles | هذا اللعين لا يفعل شيء سوي التغوط والتبول طوال النهار ويريد أن يعيش أطول؟ |
Gerçekten mi? Çünkü sanırım o kaka gibi kokuyor. | Open Subtitles | حقاً، لأنني أعتقد أنها رائحتها مثل التغوط |
Sırf sen bir ameliyatı izlemek istiyorsun diye hasta kaka ve çiş yapmayı bırakacak değil. | Open Subtitles | هي لن تتوقف عن التغوط والتبول فقط لأنكِ تريدين مشاهدة جراحة. |
kaka ise ruh eşine verdiğin bir hediyedir. - Tabii ya. | Open Subtitles | ـ التغوط هو هدية تمنحه لتوأم روحك ـ حسناً |
Sebze yoksa, kaka da yok. | Open Subtitles | إذا لم تتناول الخضراوات فلن تتمكن من التغوط |
- Yani ben de kendime titreyerek kaka yapma gibi bir şey bulmalıyım. | Open Subtitles | لقوله للعيش في اللحظة لذا ماتقوله هو بأنني يجب أن أكتشف هزي رجلي مع التغوط |
- Çağrıma cevap verdiğin için de teşekkürler, burayı gerçekten tutmak istiyorum, ama ev sahibine cezadan ve arada kaka yaptığımda bayıldığımdan bahsettim, o da kontratı bir başkasının daha imzalamasını istedi,... | Open Subtitles | لكن حين أخبرت المالك بأني أوقفت بسبب القيادة تحت تأثير الكحول وأني أفقد وعيي أحياناً أثناء التغوط قال إني أحتاج إلى شخص ليوقع معي على عقد الإيجار |
Gençlerin sigara içmesi- bizim ekmeğimiz ve yağımız, ...bir bok gibi cennetten düşüyor. | Open Subtitles | تدخين المراهق خبزنا وزبدنا، تسقط مثل التغوط من السماء. |
Bu kıronun götü de kültürü gibi bok kokuyordu. | Open Subtitles | كانت رائحة فم ذلك الحقير كرائحة التغوط تماما |
Bir taraftan kan sızarken, öbür taraftan bok ve sidik akıyor ve bu, öylece lanet 6:00 haberlerinde yayınlanıyor. | Open Subtitles | الدم المتخثر من نهاية واحدة، التغوط والتبول يتدفق من الآخريــ والنهاية أخبار السادسة |
Tuvaletleri sokaklar, nehir kıyıları, ya da açık mekanlar olan 1.1 milyar insan var yeniden, bunun için teknik terim açık dışkılama, ama bu da gerçekte basitçe ortalıkta sıçmak. | TED | وهناك 1.1 مليار شخص مراحيضهم هي الشوارع أو ضفاف الأنهار أو المساحات المفتوحة، ومرة أخرى، فإن المصطلح التقني لذلك هو التغوط المفتوح، ولكن ببساطة هذا ما يسمي بالتغوط في العراء. |
Sakın kakası geldi deme. | Open Subtitles | ولا تقل لي إنه كان عليه التغوط |
ve orda geliştirdiğimiz tek bağ aynı kahve kutusuna sıçmaktan karşılıklı rahatsız olmamız oldu. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي تواطدنا فيه هو اشمئزازنا من التغوط في حافظة القهوة |
Ben 31'e başIıyorum, zira kakam bitti. | Open Subtitles | أنا بدأت بالاستمناء وأنا انتهيت من التغوط |
Yaşlandıkça yeniden evin içine sıçmaya başlıyor. | Open Subtitles | أجل، أصبح عجوزاً وبدأ في هراء التغوط في المنزل مجدداً |
Benim gözdem hala sensin. O yüzden artık banyoda ki hasıra sıçmayı bırak. | Open Subtitles | انت مازلت المفضل لدي لذا توقف عن التغوط على سجاد الحمام |
Sorunu, yatağına kakasını yapıyor olması. | Open Subtitles | بإمكانه التغوط على سريره، على قدر إهتمامي |
İşe deyince, insanların önünde işemek zordur ama ben her an pantolonumu indirip sıçabilirim. | Open Subtitles | أعتقد، أنه من الصعب التبول بأمر أحد التبول أمام الناس لكن بالنسبة لي يمكنني أن أُنزل ملابسي و ابدأ في التغوط مثل الأيام الخوالي |