Eserle etkileşimde bulunmayı seçip karıştırma düğmesine basarsanız, bu kişi baş döndürücü bir karmaşanın içine gönderiliyor. | TED | لذا إذا اخترت التفاعل مع القطعة، وقمت بالضغط على زر الخلاط، فسوف ترسل فعلا هذه الشخصية إلى حالة فوضى مذهلة. |
Bu odadaki eşyaları inşa eden kişilerle insan gibi etkileşimde bulunabildiğimiz için şanslıyız. | TED | نحن محظوظون لأننا قادرون على التفاعل مع الناس مثل الناس الذين بنوا كل شيء في هذه الغرفة. |
Ama yapay zekâ sistemlerine insanlarla etkileşimi öğretirken onlara yapmaları gerekenleri adım adım öğretmek zorundayız. | TED | لكن عندما يتعلق الأمر بتعليم أنظمة الذكاء الاصطناعي كيفية التفاعل مع الناس، يجب أن نعلمها ماذا تفعل خطوة بخطوة. |
Veri, karakter etkileşimi ya da sıra dışı kamera açıları gibi kritik anahtar noktalardan okunuyor. | TED | ويتم تحليل البيانات عند أماكن المفاتيح حيث تحاك في نقاط. التفاعل مع الشخصيات، تصوير الأحداث من زوايا مختلفة. |
Yani bu kuadlarla fiziksel olarak etkileşim kurup fizik yasalarını değiştirebiliyoruz. | TED | إذن يمكننا التفاعل مع هذه الرباعيات ماديا ونستطيع تغيير القوانين الفيزيائية. |
Daha sonrasında sınıfa birebir etkileşim için gelirler. | TED | ثم يأتون الى القاعة الدراسية للتواصل الشخصي و التفاعل مع بعضهم البعض. |
Zaragoza'daki tüm gençler binaya geldi çünkü bina ile etkileşimleri değişmişti. | TED | كل الأطفال من مدينة زاراكوزا أتوا الى البناية. لأن طريقة التفاعل مع البناية أصبحت شيء مختلف |
Diğerleri hıçkırıkları, yoğun duygularla veya onlara karşı birer tepki ile ilişkilendiriyorlar: Gülmek, ağlama krizi, endişe ve heyecan. | TED | يربط آخرون بين الفواق والمشاعر القوية أو التفاعل مع تلك المشاعر: الضحك، البكاء، القلق، والإثارة. |
Nasıl yük taşınacağı, sıkıntıyla nasıl baş edeceği ve genel olarak, fiziksel dünyayla iletişime geçme becerileri öğrenildi. | TED | و تشمل الخبرة المكتسبة كيفية حمل الأوزان، وكيفية التعامل مع الاضطرابات و بشكل عام، كيفية التفاعل مع العالم الملموس. |
Tüm gün psikiyatrislerle etkileşimde olsam bile yine muhtemelen ilaçla tedavi ederdim. | Open Subtitles | كنت على الأرجح لأتداوى أيضاً، لو أرغمت على التفاعل مع طبيب نفسي طوال اليوم. |
Bu genel katılımlı toplantı, Merkez Güney topluluğunun Merkezi Haberalma başkanı ile etkileşimde bulunmasına imkan sağlıyor. | Open Subtitles | أن إجتماع البلدية يسمح لجالية .. منطقة الجنوب الوسطي التفاعل مع مدير الإستخبارات المركزية. |
Biyolojik saat, ne zaman uyanık, ne zaman uykuda olmanın iyi olduğunu söylüyor bize, ve bu yapı, hipotalamus içerisindeki bir sürü başka bölümle etkileşimde bulunur: lateral hipotalamus, ventrolateral preoptik çekirdek. | TED | الساعة البيولوجية تخبرنا متى يكون مناسبا أن نستيقظ، ومتى يكون مناسبا أن نكون نائمين، وما تفعله هذه البنية هو التفاعل مع مجموعة كاملة من مناطق أخرى داخل الوطاء، الوطاء الجانبي والنواة البطنانية الأمام بصرية. |
Fakat ilk eser, Animalia Chordata, ile ilgili bir şey aklıma takılıp kaldı: sanatla olan bu etkileşim fikri. İnsanların etkileşimde bulunabilmeleri ve sanatla etkileşime çağrılma fikrini çok sevdim. | TED | لكن شيئا في القطعة الأولى، قطعة "الحيوانات الفقارية"، ظل يراودني وهو تلك الفكرة عن التفاعل مع الفن، وأنا حقاً أحببت هذه الفكرة عن قدرة الناس على التفاعل، وكذلك بأن تتعرض للتحدي من خلال هذا التفاعل مع الفن. |
İnsanlarla etkileşimi bırakıp, kendini ruhsuz bir makineye duygusal olarak bağlayarak evriminde büyük bir basamak atladın. | Open Subtitles | لقد قمتَ بقفزةٍ تطورية هائلة باستغناءك عن التفاعل مع الجنس البشري وإقامة رابطة عاطفية مع آلةٍ لاحياة فيها |
Marley etkileşimi seven bir köpektir. | Open Subtitles | مارلى, كلب حيوى يحب التفاعل مع الأخرين |
İnsanlarla etkileşimi sevmiştim. | Open Subtitles | لقد أحببت حقاً التفاعل مع الناس |
Devriyeye çıkarak,insanlarla etkileşim kurmayı öğreniyorlar. | Open Subtitles | تعلّمواالقيامبدوريةسيراًعلىالأقدام، تعلّموا التفاعل مع الأشخاص. |
Bu belediye binası, CIA müdürü ile Merkezi Güney topluluğu etkileşim toplantısına izin veriyor. | Open Subtitles | أن إجتماع البلدية يسمح لجالية .. منطقة الجنوب الوسطي التفاعل مع مدير الإستخبارات المركزية. |
Tall Boy ile etkileşim kurmak sizin için daha güvenli değil, | Open Subtitles | التفاعل مع فتى طويل القامة ليس أكثر أمانا بالنسبة لك، |
Yani, bir parçacık evrende dolaşırken, bu Higgs parçacıkları ile etkileşebilir. | TED | الان عندما يتحرك جسيم عبر الكون، يمكنه التفاعل مع جسيمات هيجز تلك. |
Etraflarındaki dünyaya tepki verebilmelidirler. Hatta, sonrası için plan kurabilmelidirler. | Open Subtitles | يحتاجون الى القدرة على التفاعل مع العالم حولهم, وربما يخططون للمستقبل ايضا |
Görevim, dünyadan her yerinden olabildiğince fazla kişiyle iletişime geçmek. | Open Subtitles | مهمتي هي التفاعل مع أكبر ،عدد ممكن من الناس من جميع أنحاء العالم |