düşünebildiğim tek şey... meme ucumu ne kadar güçlü burduğu. | Open Subtitles | كلّ مايمكنني التفكير به هو كيف مؤلم أن يلوي حلمتي |
düşünebildiğim tek şey, "Aşağı inmek istemiyorum Aşağı inersek, kendimi asla affedemem." idi. | Open Subtitles | كل ما إستطعت التفكير به لا اريد النزول إذا عدنا لن اسامح نفسي |
Bir ara, Roth 20'li yaşlarının başındayken, imzası değişmiş ve buna sebep olan tek bir şey geliyor Aklıma. | Open Subtitles | فى وقت ما,عندما كان روث فى بدايه العشرينات تغير توقيعه وهناك سبب واحد يمكننى التفكير به قد يسبب هذا. |
Onun, bu taş örnekleri yüzünden heyecanlandığını düşünmek kalbimi kırıyor. | Open Subtitles | يُحطّم فؤادي التفكير به مأخوذاً بالحماس بشأن تلك العينات الصخرية. |
düşündüğüm tek şey bu. | Open Subtitles | إنّه الشيء الوحيد الذي يمكنني التفكير به |
Babasının onu bulması hiç aklımdan çıkmıyor şimdi. Yardım getirin! | Open Subtitles | كل مايمكنني التفكير به كيف ستكون ردة فعل والده |
Çok gerçekçiydi. Düşünmeden duramıyorum. | Open Subtitles | كان حقيقى جدا ، ولا يمكننى التوقف عن التفكير به |
Aklına gelen ortak bir noktaları var mıydı? | Open Subtitles | هل هناك موضوع مشترك بينهم تستطيع التفكير به ؟ |
Ama düşünebildiğim tek şey hayatımın ne kadarının boşa harcandığı ve o boşa harcanan zamanı hiçbir zaman geri alamayacağım. | Open Subtitles | ولكن كل ما يمكنني التفكير به هو كم من حياتي قد ضاعت وكيف لن أستعيد أبداً أياً من ذلك الوقت |
Balo gecesinin Kyle'la mükemmel geçmesini istiyorum ama tek düşünebildiğim masalar, sandalyeler ve geri ödenmeyen depozitler. | Open Subtitles | ما اريده من الحفلة ان تكون رائعة مع كايل . . وكل ما استطيع التفكير به إستئجار طاولة وكرسي وعدم التفكير |
düşünebildiğim tek şey bu. | Open Subtitles | إنّه الشيء الوحيد الذي يمكنني التفكير به |
Ampüller, tost makineleri ve Aklıma gelenlerin hepsi bu kadar. | Open Subtitles | الاضاءة و الاجهزة الكهربائيةو هذا كل ما أستطيع التفكير به |
Aklıma gelen en iyi neden, beni çok korkutuyor olman. | Open Subtitles | أفضل سبب يمكنني التفكير به هو أنّكِ تخيفيني بشدة |
İlaçlarını iki misline çıkartmalıyız. Aklıma gelen yegane şey bu. | Open Subtitles | سنضطر فقط إلى مضاعفة جرع أدويته هذا كل ما يمكنني التفكير به |
Bu kelimeleri, düşünmek istediğimiz şeye, düşüncelerinize, şekil vermek için kullanıyorsunuz. | TED | ستجبر هذه الكلمات على الإتصال بما تريد التفكير به و تشكّل الأفكار. |
düşündüğüm tek şey bu. | Open Subtitles | إنّه الشيء الوحيد الذي يمكنني التفكير به |
Hepsi A ama aklımdan çıkmayan tek şey o B. | Open Subtitles | B و الشيء الوحيد الذي يمكنني التفكير به هو الـ |
Düşünmeden duramıyorum. Düşünmemeye çalıştıkça, daha çok düşünüyorum. | Open Subtitles | لا استطيع عدم التفكير به فكل مرة احاول ان لا افكر به |
Aklına gelebilecek her türlü iletişimle etkileşime geçer. | Open Subtitles | يتعامل مع أي شكلٍ للتواصل يمكنكِ التفكير به |
Belki, ama onu düşünmekten kendimi alamıyorum. | Open Subtitles | ممكن، لكني لا أستطيع التوقف عن التفكير به. |
Her gününü sevgiyle andığımız her anını sevdiğim kadınla geçirdiğimi düşünmeyi yeğlerim. | Open Subtitles | من جهتي، أفضل التفكير به على أنّ كلّ يومٌ عزيز عليَّ، كلاّ. |
Ama pilot konusuna gelince onu içinizden biri gibi düşünmeyi bırakıp onlardan biri gibi düşünmeye başlamalısınız. | Open Subtitles | لكن فيما يخص موضوع الطيار، عليكم أن تتوقفوا عن التفكير به كواحد منكم وإبدأوا التفكير به كواحد منهم. |
- Bassam benim düşmanım değil. Onu o şekilde düşünemem. | Open Subtitles | بسام) ليس عدوي) لا أستطيع التفكير به على ذلك النحو |
Tek tavsiye ettiğim her zaman ne yapmanız ve ne düşünmeniz gerektiğini anlatanlar olacaktır. | Open Subtitles | كل ما أقترح بأن هناك دائماً ناس يحاولون إخبارك ما العمل و ما عليك التفكير به. |
Ameliyattan uyanıyorsun ve tek düşünebildiğin aptal yarışmayı kazanıp kazanmadığın mı? | Open Subtitles | وأنتِاستيقظتِللتومنالجراحة, و كل ما يمكنكِ التفكير به هي تلك المسابقة الغبية؟ |
Aşçıyla mönü hakkında konuşurken Onu düşünmemeye çalıştım. | Open Subtitles | حاولت عدم التفكير به عندما ناقشت قائمة الطعام مع الطاهية. |