Bütün ulusa ve dünyaya bu birleşme yolunda bir kaldırım kurduğunu gösterdi. | Open Subtitles | عن جيله والتي سوف تمهد الطريق لتحقيق التكامل عبر هذا الوطن |
Oturup Gloria'nın birleşme zırvalıklarını dinlemek zorunda kaldığımıza inanamıyorum. | Open Subtitles | انا لا اصدق بأن عليك الجلوس والاستماع لكلوريا وثرثرتها عن برنامج التكامل |
birleşme programını bugün gündeme getirdim. | Open Subtitles | وَضعتُ برنامج التكامل على الخَطِّ اليوم. |
Yalnızca doğru olan bu olduğu için değil, çünkü entegrasyon sistematik olarak nefretle savaşıyor. | TED | ليس لأنه مجرد الشيء الصحيح لفعله لكن بسبب التكامل يحارب الكراهية باتنظام |
Merhamet hakkındaki diğer şey ise sinirsel bütünleşme denen özelliği arttırmasıdır. | TED | وهناك شيء آخر عن التعاطف انه فعلاً يحفز ويقوي التكامل العصبي |
Berbat derecede karmaşık bir teoriydi, bir sürü integral ve formül, hesapla dolu bir şeydi. | TED | كانت نظرية معقدة جداً تعج بمعدلات التكامل والتفاضل الرياضية ونحو ذلك |
İçimizden 7 kişi, hükümetin birleşme programı altında liseye gitmek için seçildi. | Open Subtitles | سبعةُ منا أُختيرو ليرتادو الثانوية كجزء من برنامج التكامل الحكومي |
birleşme programı ona bir gelecek sunmanın tek yoluydu. | Open Subtitles | التكامل هو الفرصة الوحيدة نحو بناء مستقبله |
Böylece birleşme programı başarısız olursa, gidebileceğiniz güvenli bir yer olacaktı. | Open Subtitles | لتستطيع عائلته أن تعيش بأمان أذا لم يعمل برنامج التكامل |
İçimizden 7 kişi, hükümetin birleşme programı altında liseye gitmek için seçildi. | Open Subtitles | سبعة منا أُختيرو ليرتادو الثانوية كجزء من برنامج التكامل الحكومي |
İçimizden 7 kişi, hükümetin birleşme programı altında liseye gitmek için seçildi. | Open Subtitles | أُختيرو ليرتادو الثانوية كجزء من برنامج التكامل الحكومي |
İçimizden 7 kişi, hükümetin birleşme programı altında liseye gitmek için seçildi. | Open Subtitles | سبعةٌ منا أُختيرو ليرتادو الثانوية كجزء من برنامج التكامل الحكومي |
Yeni Kızıl Şahinler olarak Atrianlara veya birleşme programına karşı değil misiniz? | Open Subtitles | او محاربة التكامل ؟ كل ما نهتم به هو الاتريين الارهابيين مثل هذه التي تريد اذية البشر |
İçimizden 7 kişi, hükümetin birleşme programı altında liseye gitmek için seçildi. | Open Subtitles | سبعةٌ منا أختيرو ليرتادو الثانوية كــجزء من برنامج التكامل الحكومي |
birleşme programını geliştirmek için sürekli yeni yollar arıyor bu yüzden bunu da bir fırsat olarak kullanıyor. | Open Subtitles | هي دائماً تبحث عن طرق جديدة لتعزيز برنامج التكامل لذا هي ستعتبره كفرصة لاقامة علاقاتٍ عامة |
İçimizden 7 kişi, hükümetin birleşme programı altında liseye gitmek için seçildi. | Open Subtitles | سبعةُ منا أُختيرو ليرتادو الثانوية كــجزء من برنامج التكامل الحكومي |
Misyonumuz kültürel bağımsızlık ve entegrasyon. | TED | مهمتنا تتضمن التكامل الثقافي والاستقلال. |
Şimdi düşünüyorum da bunu başarmanın anahtarı, basit bit cevap verecek olursam, entegrasyon. | TED | والآن أعتقد أن المفتاح الحقيقي لفعل هذا، لأعطي إجابة بسيطة، هي التكامل. |
Peki o çek onun sadece kültürel entegrasyon için geldiğini düşünüyor mu? | Open Subtitles | هل يعتقد أنّ الشئ الوحيد الذي من أجله ذلك ذلك الشخص هنا هو من أجل التكامل الثقافي وحسب ؟ |
Senin gibileri sosyal bütünleşme diyarının ötesinde yaşar. | Open Subtitles | النّاس الذين مثلك، هم خارج نطاق التكامل الإجتماعي |
Onu anlamak kültürü ve oluşmasında etkili olan bütünleşme süreci hakkında fikir sahibi olmaktan geçer. | Open Subtitles | لتفهمها يجب أن تكسب مدخل على تلك الحضارة وعملية التكامل التي خلقتها |
Hilbert sayı teorisi üzerinde çalıştı ve zaten orada olan herşeyi bir araya getirdi ve 1 yıldan biraz daha sonra bu işi tamamen bıraktı ve integral eşitlikler teorisinde bir devrim yaptı. | Open Subtitles | درس نظرية العدد ولم يترك صغيرة أو كبيرة هناك وبعدها بسنة أو ينوف ترك ذلك كلياً وأشعل ثورة نظرية معادلة التكامل. |