Bu heykeller gibi pek çok gizem var. | TED | هنالك الكثير من الغموض يحيط بهذه التماثيل. |
Yaklaşık 20 yıldır bu heykeller üstünde çalışıyor ve her biri için çok detaylı raporlar tutmuş. | TED | ودرسة التماثيل لإكثر من عشرين عاماً ولديها سجلات مفصّلة عن كل تمثال |
Oh, kalın kalçalı, iri göğüslü ilkel heykelleri çok seviyorum. | Open Subtitles | اوه أُحبّ هذه التماثيل البدائية ذات الأفخاذ الضخمة والنهود الكبيرة |
Uzun koridorlardan geçtiniz, heykellerin, fresklerin ve daha bir sürü şeyin yanından. | TED | وبدأت تتنقل عبر الممرات الطويلة، تمر بجانب التماثيل و اللوحات الجدارية و العديد من الأشياء. |
2003 yılında ABD öncülüğünde gerçekleştirilen Irak işgalini takiben bazı heykel ve eserler Bağdat'a geri taşındı, fakat bu heykel geride kaldı. | TED | بعد اجتياح العراق بقيادة أمريكا عام 2003، تم نقل عدد قليل من التماثيل والتحف الى بغداد، ولكن بقي هذا التمثال في مكانه. |
Aglayan Melekler sadece görülmediklerinde hareket ederler. Der efsaneler. | Open Subtitles | التماثيل الباكية لا تتحرك إلا عندما لا ترى أو هكذا تجري الأسطورة |
Böylelikle heykellere bulaşan kanı ve yüzündeki o dehşet ifadesini açıklamış olabiliriz. | Open Subtitles | مما يفسر لماذا وجدنا الدم على التماثيل ونظرة وجه ذلك الرجل الخائف لم يكن يعلم ماذا كان يرى |
Müzeler, üniversiteler, şehir merkezleri, bu heykellerin çoğu gerçekten heykeller değildir. | Open Subtitles | في المتاحف ، الجامعات ساحات المدينة معظم هذه التماثيل ليست تماثيل بالحقيقة |
Tek parça Grekoromen heykeller. | Open Subtitles | شيء متناغم مع بعض التماثيل الرومانية اليونانية |
Bu heykeller sırf taştan yapılmış gibi görünebilir. Ama benim için bir aile gibiler. | Open Subtitles | قد تبدو هذه التماثيل حجارة لا غير، لكنّها كالعائلة بالنّسبة لي. |
Bana ve Ralph'e saldırıp elimdeki şu şeyi bize fırlatanların, Winters denen herife götürdüğün heykeller olduğunu söylesem bir yararı olur mu? | Open Subtitles | هل سيساعد إن أخبرتك إنّ التماثيل التي جلبتها لوينترس كانت تُطلق هذه عليّ وعلى راف؟ |
Bu heykeller sadece taş gibi görünse de onlar benim ailem sayılır. | Open Subtitles | قد تبدو هذه التماثيل حجارة لا غير، لكنّها كالعائلة بالنّسبة لي. |
Ama onlar da buz heykelleri erittikleri için gittiler. -Tamam. -Oldu mu? | Open Subtitles | لكنها كانت تذوب التماثيل الجليدية لذا أعدناهم |
Umanose Dağı'ndaki tapınakta kalan rakun Kumataro, heykelleri kaldırmak için yapılan dualardan biri sırasında kendini, yerel efsanelerde geçen beyaz tilki kılığına soktu. | Open Subtitles | كوماتارو , الراكون الذي ضل بمعبد في جبل اومانوسي حول نفسه الى ثعلب تعرفه الاسطورة المحلية جيدا خلال احدى جلسات الصلاة لازالة التماثيل |
Şuradaki heykelleri gördünüz mü? Boğa heykeli onlar. | Open Subtitles | اعني انك ترى هذه التماثيل هناك ، هذه الثيران |
Aslında bu heykellerin çoğunun kazı sırasında arkaları dümdüz bulunmuş--cam kadar düz... | TED | فى الواقع، أغلب التماثيل عند إستكشافها، مؤخرتها ناعمة جداً، كنعومة الزجاج |
Bu tarz heykellerin müzelerdeki etkileri nelerdir? | TED | ما تأثير هذا النوع من التماثيل في المتحف؟ |
Daha fazla sahte heykel yapamayacağını bilmiyor musun? Tablolara benzemez bu. | Open Subtitles | الا تعلم انك لا تستطيع تزييف التماثيل انها مختلفة عن اللوح |
20. yüzyılın başlarında, arkeologlar Irak'ın kuzeyinde yer alan Hatra antik kentinde yüzlerce heykel ve arkeolojik eser keşfetti. | TED | في أوائل القرن الـ20، اكتشف علماء الآثار مئات من التماثيل والتحف في مدينة الحضر القديمة، في شمال العراق. |
Herhangi bir yasayan yaratigin göz temasiyla Melekler var olmayi keserler. | Open Subtitles | في نظر أي مخلوق التماثيل الباكية تتوقف عن التواجد |
Onlar da bunun gibi heykellere not bırakırlardı. | Open Subtitles | لذا فإنها ترك تلاحظ في التماثيل مثل هذا. |
Sarmaşıklardan ve heykellerden uzak, buradan uzak bir yerde. | Open Subtitles | بعيدا عن المنظر الجامعي وبعيدا عن التماثيل وبعيدا عن كل هذا |
Hey, Nimish, 100 yıl sonra toprak altındaki tanrı bibloları şimdikinden 4 kat daha değerli olacak. | Open Subtitles | نميش ، بعد 100 سنة لاحقة ، عندما يجد الناس التماثيل تحت تلك الأرض سيتضاعف سعرها أربع مرات |
Hadi, gidip heykelin birini temizleyelim. | Open Subtitles | انة انسان هيا بنا دعنا ننظف بعض التماثيل |
- Onu gördüm. Bir filmde. Heykellerde mikro kameralar vardı. | Open Subtitles | رأيتها في فيلم، كانت هناك آلات تصوير صغيرة في التماثيل |
Sadece domuz biblo koleksiyonumu tamamlamakla kalmayacağım ölü El-Kaide liderleri tabak koleksiyonumu da toplamaya başlayacağım! | Open Subtitles | ليس فقط سيمكنني إكمال مجموعتي من التماثيل لاكن سأتمكن من البدأ في جمع الألواح التذكارية لقادة القاعدة المقتولين |
Bu korkunç biblolar, kasabanın insanları hakkında çok şey anlatıyor. | Open Subtitles | تلك التماثيل الرديئة تقول أشياء كثيرة عن الناس في هذه البلدةِ،أكثر من كلمات كثيرة. |
Victoria'nın heykellerini satmak için tekrar o bölgeye taşındığını öğrenene dek. | Open Subtitles | فكرة بعيدة بالنسبة لي، جدا، حتى اكتشفت أن فيكتوريا فقط عاد إلى المنطقة لبيع التماثيل لها. |
Vatikan putperest heykellerinin tamamını 1800 lerin sonunda imha ettiği için... | Open Subtitles | ولأن الفاتيكان دمر كل التماثيل الوثنية في أواخر القرن التاسع عشر. |
Bu Aglayan Melek her neyse gerçekten tehlikeli, degil mi? | Open Subtitles | أياً كانت التماثيل الباكية فهي حقاً سيئة |