Ancak benim için böyle bir uyum sadece eşimle olur. | Open Subtitles | لكن بالنّسبة لي، مثل ذلك التناغم لايقبع إلاّ في سيّدتي |
O ilk mavilik, gece ve gündüzün birbirleriyle uyum sağlama çabasıdır. | TED | والمسحة الأولى من اللون الأزرق هي حيث يجتمع الليل والنهار ويحاولان خلق التناغم مع بعضهما. |
uyum Mozart'ın size vermediği notalardır, ama bunu notalarının çelişkisi bir şekilde öne sürüyor. | TED | التناغم هو النوتات التي لم يعطها لكم موزارت، ولكن بطريقة ما فالتناقض في نوتاته يدل على ذلك. |
Notalarındaki tüm çelişkiler uyumu öne sürüyor. | TED | كل التناقضات الكامنة في نوتاته تدل على التناغم. |
Ama bu ahenk bozuldu ve şimdi arazi ağlıyor. | Open Subtitles | ولكن هذا التناغم اندثر والآن الأرض تنتحب |
Dışarıda tutkuları, duyguları yaşamak gerekir sanat eseri ahengi içinde. | Open Subtitles | بمثل ذلك التناغم كما لو كنت تعيش في لوحة فنية، |
uyum çözümden çok daha önemli bir şeyin öne sürülmesi. | TED | التناغم هو افتراض شيء أكبر حجما من الحل. |
uyum evrensel ve kucaklayan ve sonsuzlukla ve anla ilgili bir şeyin öne sürülmesi. | TED | التناغم هو اقتراح شيء شامل ومحيط وأزلي ولحظي في الوقت ذاته. |
İhtiyacımız olansa uyum, temiz hava gibi şeylerdi. | Open Subtitles | ما نحتاجه هو التناغم هواء طبيعي, أشياء مثل هذه |
Böylesi harika uyum sergileyen arkadaşların arasını ne bozabilr ki? | Open Subtitles | ما الذي يُفرق بين رجال قادرين على صنع هذا التناغم الرائع؟ |
Sarı saçları ve kazağın turuncu tonu harika bir uyum sağlayacak. | Open Subtitles | الشعر الأشقر يتناغم مع ألوان الحمضيات.. ودائماً التناغم ينتصر. |
Kötü çocukluk geçirmiş kişilerin etraflarındaki yetişkinlerin duygusal durumuna uyum sağlayabilmeleri az görülen bir şey değildir. | Open Subtitles | و مِن غير المدهش كيف يتحوّل الأطفال في العائلات سيّئة التعامل، إلى التناغم الكبير مع الحالة العاطفيّة للراشدين حولهم. |
Bence birazcık uyum hepimize iyi gelebilirdi, değil mi? | Open Subtitles | أظن أننا نحتاج جميعاً إلى مزيد من التناغم |
Ve perdeyi algılama yeteneği olmadan müzik ve melodi yapılması gerçekten zor şeyler. uyum ve benzeri şeylerden bahsetmiyorum bile. | TED | وبدون القدرة على إدراك النغمة بشكل جيد، الموسيقى واللحن هي شيء من الصعب جدا القيام به -- لننسى التناغم وما إلى ذلك. |
Ve hepimiz sürekli olarak bir uyum arıyoruz. | TED | ونحن جميعا نسعى دوما لإيجاد التناغم. |
Zamanındakilerle düşünce ayrılığına düşşe de, kâinattaki düzen ve uyumu görebilmişti. | Open Subtitles | الرجل الذى كان يبحث عن التناغم الموجود فى الكون كان مقدرا له أن يعيش فى وقت ملئ بالفتن |
Çünkü bizim mükemmel uyumu sağladığımız dönem, o dönemdi. | Open Subtitles | لأنه في تلك الفترة وصلنا لحالة من التناغم المتكامل |
Aynı akor uyumu olan ve birbiriyle karıştırılabilecek şarkılar buldum. | Open Subtitles | أنا فقط أجد الأغاني اللتي لديها نفس التناغم و أنشأ مسار يدمجهم جميعا مع بعض |
İnsanlar ve doğa arasındaki bu ahenk istisna değil, kalıcı olmalı. | Open Subtitles | هذا التناغم بين الإنسان والطبيعة يمكنه ان يكون القاعدة لا يجب ان يطول الإنتظار |
"Evrenin korosunda ahenk üreten şeyler bizim kısmi işitme duyumuza düzensiz gibi gelebilir." | Open Subtitles | هذا الذي ينتج التناغم في مسار الكون ربما يبدو غير متناعم لأسماعنا |
Evrensel ahenk, parelel evrenler. | Open Subtitles | التناغم الكوني الأكوان المتوازية |
Sesli okursan daha iyi olur böylelikle ahengi anlayabilirsin. | Open Subtitles | من الأفضل إن قرأتيه بصوت عالي لكي تستطيعي سماع التناغم |
O yüzden harmonik bir gereksizlik olmuş. | Open Subtitles | انه مثل تدريب على التناغم |