Yani ekonomik gelişmeler birkaç insanı zenginleştirirken, onlardan daha fazlasını da daha beter hale getirdi. | TED | إذن بينما جعلت التنمية الاقتصادية قلة من الناس أغنياء، تركت كثيرا جدا أفقر. |
Yani burda eyaletlerde politikaya yön verenlere ekonomik kalkınma bakımından konuyla ilgili temel fayda mevcuttur. | TED | إذاً فهذه هي المنفعة الرئيسية التي تهم صناع سياسة الولاية على صعيد التنمية الاقتصادية. |
Benim söylemeye çalıştığım yerel iş gücümüzün kalitesini arttırıyoruz ve böylece ekonomik kalkınmayı arttırmış oluyoruz. | TED | إذا الحجة التي أتيت بها ، هي أننا نزيد جودة قوتنا العاملة المحلية ومما يزيد من التنمية الاقتصادية. |
Bu şiddet sarmalını, özellikle kadınlar hesaba katılarak, eğitim, yasaların güçlendirilmesi ve ekonomik kalkınma yolunda yapılacak yatırımlarla bozmak mümkün. | TED | من الممكن تعطيل دوامة العنف تلك عن طريق الإستثمار في التعليم، وفي تعزيز قبضة القانون وفي التنمية الاقتصادية بخاصة للنساء. |
Elbette, bir asırlık ekonomik kalkınma ve askeri stratejinin gelişimi bize küresel çatışmayı yönetmenin daha iyi yollarını verecektir. | TED | بالتأكيد، قرن من التنمية الاقتصادية وتطور الاستراتيجية العسكرية سيمدنا بطرق أفضل لإدارة الصراع العالمي. |
ekonomik kalkınmanın sırrı doğanın en iyi kaynağındadır: Yetenekli, sağlıklı ve üretken insanlar. | TED | يكمنُ سر التنمية الاقتصادية في أفضل المصادر الطبيعية وهي، الكائنات البشرية التي تتمتع بالمهارة وبالصحة والإنتاجية. |
Bu, en sonunda yolsuzluğu azaltmamıza yardımcı olacak ekonomik gelişim yapbozundaki önemli eksik parça. | TED | إنهـا القطعة الحاسمة المفقودة في أحجية التنمية الاقتصادية التي ستساعد في النهاية على الحد من الفســاد. |
Fiziksel olarak daha aktif olmak ve aynı zamanda yerel ekonomik kalkınma için fırsat sağlar. | TED | فهي توفر فرص لتكون نشطة مادياً وكذلك من أجل التنمية الاقتصادية المحلية |
Çünkü ekonomik gelişim tepeden değil tabandan gerçekleşir. | TED | لأن التنمية الاقتصادية لا تبدأ من الأعلى، بل من الأسفل |
Asya ekonomik gelişime ulaşmadan toplumsal gelişime ulaşabilirdi. | TED | وآسيا استطاعت ان تحقق التنمية الاجتماعية قبل التنمية الاقتصادية |
Bu da ekonomik gelişme ve güvenlik sağlar. | Open Subtitles | والتي ينبغي لها أن تعزز التنمية الاقتصادية والأمن في البلاد |
Hamed'i şehir merkezinde, ekonomik kalkınma konferansında öldürme emri içeren bir sevkiyat aldılar. | Open Subtitles | وأمروا بقتل حامد في مؤتمر التنمية الاقتصادية وسط المدينة |
Çoğu şiddet içermez ve iki farklı kategoriye ayrılır etnik rekabetle aktif bağlılık ve dinsel inanışlar ve adalet ile hizmet koşulları ve şefaf ekonomik gelişimdir. | TED | والكثير منها هي اعمال غير قتالية .. تقع ضمن تصنيفين المشاركة الفعالة مع الخصومات العرقية والمعتقدات الدينية وشفافية وعدالة التنمية الاقتصادية وتقديم الخدمات |
Tabii bunların hepsi çok önemli ama ben okul öncesi eğitimin devlet ekonomilerine etkisinden ve ekonomik gelişime katkısından söz etmek istiyorum. | TED | إن كل هذا مهمٌ جداً ، ولكن الذي أود التحدث به هو ما يقدمه التعليم ما قبل المدرسي لاقتصاد الدولة ولتعزيز التنمية الاقتصادية للدولة. |
Bunun için eyalet hükumet üyelerine başvurmammız ve onlara eyaletlerinin ekonomik kalkınmasını desteklemek zorunda olduklarını anlatmalıyız. | TED | لذا علينا أن نناشدهم أقصد المشرعين في الحكومة واللجوء الى شيء يفهمون به، وأن عليهم أن يدعموا التنمية الاقتصادية لاقتصاد ولايتهم. |
Şimdi artık bütün paydaşları bir araya getirip, bu 28 dönümü park alanı, ekonomik evler ve yerel ekonomik kalkınma için nasıl daha iyi kullanabileceğimizi düşünme fırsatımız var. | TED | نحن لدينا الفرصة الآن لجمع جميع المشاركين لإعادة تصور كيفية الاستفادة من الـ 28 فدان هذه لإعداد ساحات لانتظار السيارات أو لإنشاء مساكن بتكاليف معقولة واستغلالها في التنمية الاقتصادية المحلية |