Cenaze levazımatçısı. İşleri patladı. Cesetler için tabut yetiştiremiyor. | Open Subtitles | إنه الخشّاب، أعماله مزدهرة، لا يلاحق على صنع التوابيت |
Cenaze levazımatçısı. İşleri patlıyor. Yeterince hızlı tabut yetiştiremiyor. | Open Subtitles | إنه الخشّاب، أعماله مزدهرة، لا يلاحق على صنع التوابيت |
- Tabutları dizebilirsek üstlerine basıp yukarı çıkarabiliriz. | Open Subtitles | ما الذي تفعلينه ؟ لو كان يمكننا سحب هذا بإمكاننا استخدام التوابيت من أجل الإرتفاع وربما يمكننا الخروج من هنا |
Her şeyi arıyorlar, her şeyi. Tabutları bile. | Open Subtitles | أجل ويفتّشون كلّ شيئ وأعني كلّ شيئ حتّى التوابيت |
Yaklaşan biz cenaze bekledi, böylece kurbanların cesetlerini tabutların içine koyabilecekti. | Open Subtitles | انتظر حدوث جنازة اخرى لكي يتسنى له وضع الجثتين في التوابيت |
Bazı mezar hırsızları tabutların içinde tırnak izleri olduğunu görünce ölülerimizin kesinlikle ölü olduğundan emin olmak istedik... nezaketten. | Open Subtitles | وعندما لصوص القبور اكتشف بعض الخدوش المعلمة في داخل بعض التوابيت قررنا بأن نتأكد بأن ميتنا ميت تماما |
Cephane kutuları açık. tabutlar açık, hepsi gitmiş. | Open Subtitles | التوابيت مفتوحة, صناديق الذخيرة مفتوحة لقد ذهبوا |
Parayı Küba'ya tabutlarla daha çabuk taşımalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نضع أموالي في التوابيت إلى (كوبا) بسرعة |
Joaquin, Alejandro, annenize ve babanıza tabut yapmıştım. | Open Subtitles | جواكين، أليجاندرو، يوما ما صنعت التوابيت لوالديكما |
Joaquin, Alejandro, annenize ve babanıza tabut yapmıştım. | Open Subtitles | جواكين، أليجاندرو، يوما ما صنعت التوابيت لوالديكما |
tabut satış yeri. Burada satış yapıyorlar. | Open Subtitles | غرفة عرض التوابيت إنهم يبيعون بالتخفيضات |
Toprağı kazıyorlar, Tabutları çıkarıyorlar çukuru derinleştiriyorlar sonra diğer Tabutları üst üste defnediyorlar. | Open Subtitles | في كل مرة ينبشون القبر و يستخرجون التوابيت ليحفروا القبر بشكل أعمق و من ثم يعيدوا التوابيت و يضعون عليها تابوتاً آخر |
Bu gelişmelerin en dramatize edilmişlerinden biri populasyon piramidinden populasyon Tabutları diyebileceğimiz terime geçiş olacak. | TED | أحد المظاهر الأكثر إثارةً لهذه التحسينات ستكون الإنتقال من هرمية السكان ، لما يمكن أن نسميه التوابيت السكانية . |
Bu öğleden sonra bazı Tabutları taşımanızı istiyor! | Open Subtitles | و يريدونك بعد الظهر لتسليم بعض التوابيت |
Adamın geçmişine bakarak, tabutların içinde patlayıcı taşıyor olma ihtimali yüksek. | Open Subtitles | طبقاً لسجل ملاحقة هذا الشخص هناك احتمال كبير بأنه يقوم بنقل المتفجرات في هذه التوابيت |
- Hey, hazır buradayken tabutların birini almalısın. | Open Subtitles | يجدر بك اختيار احد التوابيت التي هنا |
Smiley'nin vitrinindeki tabutların... sayısı artacağa benzer. | Open Subtitles | سيكونهناك... الكثير من التوابيت الخشبية في نافذة المبتسم. |
Sadece tabutlar ve cesetler var. | Open Subtitles | باستثناء التوابيت والجثث التوابيت والجثث فقط. |
tabutlar üzerinde haçlar var. Onları kilise gömdü değil mi? | Open Subtitles | هنا صلبان على القبور و على التوابيت الكنيسة هي التي دفنتهم اليس كذلك؟ |
Marge, tabutlarla ilgili takıntısını yenmesinin tam sırası. | Open Subtitles | مارج) ، عليه أن يتغلب على) خوفه من التوابيت |
Onlarda altın ve gümüşleri tabutlara Koyup götürecekler sanırım. | Open Subtitles | واعتقد انهم سيظعوا الذهب والفضة في التوابيت ويعيدوا شحنها |
Kız gerçekten tabutlardan tahrik oluyor. | Open Subtitles | هذه الفتاة تثيرها التوابيت حقاً |
Düşünüyordum da başkan ne çeşit bir tabuta gömülmüştü? | Open Subtitles | -وهم هؤلاء؟ -أنا أفكر بالأمر -بأي نوعٍ من التوابيت دُفِنَ الرئيس؟ |
Bunu daha önce mezardan çıkarılmış cesetlerde görmüştüm tabutlarda kullanılan bakır malzemeden dolayı. | Open Subtitles | رأيت هذا من قبل في أجسام غير مدفونة بسبب اجهزة النحاس . على التوابيت |