Bir gazı ısıttığınızda genişleme ve dışarıya doğru patlam eğilimindedir. | Open Subtitles | عند تسخين غاز يميل إلى التوسّع ويقذف صوب الخارج |
Devlet üniversitesindeki bir ekonomistin dediğine göre bu genişleme yerel ekonomiye bin yeni iş ilavesi yapacakmış. | Open Subtitles | قال اقتصاديّ بالحكومة أن التوسّع سيوفر ألف فرصة عمل للاقتصاد المحلي. |
İki sinyal. genişleme göstergesi, Kategori 4. | Open Subtitles | قراءتان، يشير مدى التوسّع إلى الفئة الرابعة |
Zaten genişlemek daha fazla avukat işe almak istiyorduk. 29. kat şu an boş. | Open Subtitles | نريد التوسّع ونوظّف المزيد من المحامين فالطابق فارغ |
Dahasını istedim. Daha da genişlemek istedim. | Open Subtitles | وددت مزيدًا من هذه الحياة، وددت التوسّع. |
John'un kirasını aldın. Genişlemende sana yardımcı oldu. | Open Subtitles | أخذت قرض (جون) وساعدك على التوسّع |
John'un kirasını aldın. Genişlemende sana yardımcı oldu. | Open Subtitles | أخذت قرض (جون) وساعدك على التوسّع |
Bence kendimiz ve etrafımızdakilerle ilgili şu anki algı ve tanımlamalarımızın yetmeyeceği bir genişleme alanının eşiğindeyiz. | Open Subtitles | الحكومة تنكر تقارير ثالث السفن المفقودة أشعر أننا على شفا مجال التوسّع في المعرفة عن أنفسنا... والمناطق المحيطة بنا والتي هي أبعد من الوصف أو الإدراك في وقتنا الحاضر. |
- genişleme! | Open Subtitles | التوسّع |
Buna genişleme diyorum. | Open Subtitles | أدعوه التوسّع. |
Dahasını istedim. Daha da genişlemek istedim. | Open Subtitles | وددت مزيدًا من هذه الحياة، وددت التوسّع. |
Niyetimiz orta batı bölgesinin dışına doğru genişlemek. | Open Subtitles | حسنًا، نيتنا هي التوسّع إلى أبعد من الغرب الأوسط... |
genişlemek istediğimiz için genişlemeye gitmeliyiz birisi yanlışlıkla toplantı odamızı yıktığı için değil. | Open Subtitles | ولكن علينا التوسّع لأننا... قررنا أن نتوسّع، ليس بسبب... شخص آخر دمّر من غير قصد غرفة مؤتمراتنا |