Tunuslu bir kalpazanı bulmam gerek. | Open Subtitles | علي أن أبحث عن المزور التونسي |
Tunuslu dekoratörüm. | Open Subtitles | انه مصمم الديكور التونسي |
Sadece birkaç gün içinde milyarlarca doları güvenlik birimlerine milyarlarca doları hapishanelerindeki düzeni korumaya akıtan Tunus rejimi dağıldı, yok oldu. Bu halkın sesi sayesinde oldu. | TED | وبعد أيام، انھار النظام التونسي الذي استثمر مليارات الدولارات في أجھزة أمنية مليارات الدولارات للحفاظ على بقائه، الحفاظ على بقائه وسجونه، انھار واختفى بفضل صوت الشعب. |
Çavuşu Tunus'tan tanırım. İyi adamdır. | Open Subtitles | كنت أعرف ذلك الرقيب التونسي كان رجلاً طيباً |
Amerika Birleşik Devletleri, bu noktada Tunus da dahil olmak üzere bütün Arap müttefiklerine toplumlarındaki tüm radikallerin başını ezmeleri için baskı yapıyordu ve bu imam da bir anda Tunus İstihbarat Servisi'nin ilgi odağı haline geldi. | TED | الولايات المتحدة، في هذه اللحظة، كانت تضغط على حلفائها العرب، بما فيهم تونس لترفض التطرف في مجتمعاتها و هذا الإمام وجد نفسه فجأة في تقاطع مع جهاز المخابرات التونسي |
Tunus İstihbarat Servisi ve bunun gibi Arap Dünyası'ndaki tüm teşkilatlar için cihad radikalizm ile aynı anlama geliyordu. Bin Ladin'in cihad tanımlaması artık kurumsallaşmış bir hale gelmişti. | TED | لأن بالنسبة لجهاز المخابرات التونسي و الأجهزة الشبيهة له في كل أنحاء العالم العربي كلمة الجهاد تعني التطرف تم التأسيس لتعريف بن لادن |
Riad Guerfali, Tunus'un kıdemli dijital aktivistlerinden biri, bu konuya şöyle yaklaştı: "İşler bu kadar kolay değilken bir tarafta iyi, öteki tarafta kötü adamlar vardı. | TED | كما يعلق رياض قرفالي، الناشط الإلكتروني التونسي المخضرم، حيال هذه الحادثة، "في الماضي كانت الأمور أبسط: كان لديك الأخيار على جهة والأشرار على الجهة الأخرى. |
80'lerin başlarında Tunus'da güvenlik kuvvetlerinde çalışıyormuş. | Open Subtitles | المهم، أن (نفزي) كان عضوا في قوة الأمن التونسي في أوائل الثمانينات |