Yan taraftan ortaya doğru gelen bölümleri burada rahatlıkla takip etmek mümkün. | Open Subtitles | من السهل رؤية أجزاء الفك العلوي.. أو تلك التي تأتي من الجوانب. |
Ve eğer Çin' den gelen rakamlar, şu an göründüğü gibiyse bu 40 yıl da sürmeyecek. | TED | وإن كانت الأرقام التي تأتي من الصين مثل أي شئ كما تبدو الآن، فلن يستغرق الأمر 40 عاماً. |
Tuvalete bağlı fıçı tapasından gelen sudan başka içilecek su yok. | TED | لا توجد مياه للشرب، سوى تلك التي تأتي من حنفيّة متّصلة بالمرحاض. |
Herkesin yukarıdan gelen emirleri takip etmesi beklenirdi. | TED | كان يفترض بالجميع أن ينفذوا الأوامر التي تأتي من الأعلى. |
Aynı yerlerden gelen... ...eti yiyiyoruz. | TED | و نحن أيضا نأكل اللحوم التي تأتي من بعض نفس هذه الأماكن. |
Demek ki medeni, demokratik ve özgür bir ülkenin 3'te 2'si yüksek otoriteden gelen her türlü emri yerine getirme kapasitesine sahip. | Open Subtitles | هذا يعني أنه في الديمقراطيات المتمدنة والبلاد الليبرالية ثلثي الناس مؤهلون لتنفيذ أي أوامر التي تأتي من السلطات العليا |
Kazanılan savaş kişilerin sayısına değil cennetten gelen kuvvette bağlı. | Open Subtitles | فالفوز في المعركه لا يكمن في حجم الحشود بل في القوة التي تأتي من السماء |
Sahilde oturup okyanustan gelen rüzgarın tuzlu kokusunu tadarsın, ve içinde sonsuz bir özgürlüğün sıcaklığını hissedersin, | Open Subtitles | انت تقف على الشاطيء وتشم الرائحة المملحة التي تأتي من المحيط, وتشع بداخلك بالدفيء بالحرية اللانهائية, |
Arada bir önümüze gelen sorulardan biridir şirketler ne dereceye kadar [Dr Robert Hare] psikopat olarak düşünülebilir. | Open Subtitles | أحد الأسئلة التي تأتي من وقت لآخر إلى أي مدى يمكن أن في الاعتبار بأن الشركة |
Güzel fikir, ayrıcalıklı dostumuzdan gelen her fikri kabul etmek. | Open Subtitles | خطوة ذكيّة أن تقبل كل الأفكار التي تأتي من ذلك الرجل |
Duvadaki kurşun deliğinden gelen rüzgâr, mumu söndürüp duruyor. | Open Subtitles | الرياح التي تأتي من آثار الطلقات النارية التي في الجدار تطفئ الشمعة |
Martha May Hendricks bodrumdan gelen cızırtılardan ve sebepsiz yere yer değiştiren objelerden rahatsız olmaya başlamıştı. | Open Subtitles | تنزعج من الأصوات التي تأتي من الطابق السفلي والأشياء التي غالبا ما تتحرك دون تفسير |
Entelektüellikten gelen mükemmellik geçici olabilir. | Open Subtitles | الشُهرة التي تأتي من تفوّق فكري يمكن أن تكون سريعة الزوال |
Düşmanından gelen merhamet de bir anlam da cehennem sayılır. | Open Subtitles | الرحمةُ التي تأتي من عدوّك كأنها الجحيم. |
Elbette, ama kapıdan gelen davalar çok küçük. | Open Subtitles | بالتأكيد، ولكن القضايا التي تأتي من خلال الباب |
Normal don değil. Dikiş işinden gelen şaşalı donlar. | Open Subtitles | لا أقصد السراويل العادية، بل السراويل الفاخرة التي تأتي من ورشة الخياطة. |
- _ Sadece aileye hizmet etmek degil, ayni zamanda kidemli yoneticilikle gelen butun ikramiye ve ayricaliklardan faydalanmak demek. | Open Subtitles | ليست فقط لخدمة هذه العائلة لكن للاستمتاع بكل المميزات التي تأتي من موضع المدير التنفيذي |
Bundan sonra bölgeden gelen her bilgi eksiksiz olarak bana bildirilecek. | Open Subtitles | من الآن فصاعدًا، جميع المعلومات التي تأتي من الموقع سيتم إخباري بها بدون نقصان كلمة واحدة حتى. |
Böylece köpekler ve leş için gelen kargalar kovulurmuş. | Open Subtitles | لإبعاد الكلاب والغربان التي تأتي من أجل الجيف |
Ve bu çok belliydi eğer ki biz dünyadaki bu sessiz yerleri yok edersek, dış yöne bakma yeteneğimizi kaybettiğimiz bir gezegende takılıp kalacağız, çünkü dış uzaydan gelen sinyalleri anlamamız mümkün olmayacak. | TED | وكان واضحا جدا أنه، إن دمرنا هذه الأماكن الصامتة على الأرض، سوف نكون عالقين على كوكب من دون القدرة على النظر إلى الخارج ، لأننا لن نكون قادرين على فهم الاشارات التي تأتي من الفضاء الخارجي. |