Şu anda içinde bulunduğumuz ikinci basamak, sayfaları bağlama fikriydi. | TED | المرحلة الثانية التي نحن فيها الآن هي فكرة تشبيك الصفحات. |
Ancak konuşmamın sonunda bunu düzeltecegim ve uzun süredir içinde bulunduğumuz bu yanlışı düzeltmek için size bir umut ışığı vereceğim. | TED | ولكنّي سأجعله أفضل في النهاية، وسأقدم لكم الجانب المشرق لإصلاح هذه الفوضى التي نحن فيها من مدة طويلة جدًا. |
İçinde bulunduğumuz bu kafesler biz buraya geldikten sonrasına kadar yapılmamışlardı. | Open Subtitles | هذه الأقفاص التي نحن فيها لم تبنى إلا بعد أن أصبحنا هنا |
Biriniz seçin: Şu an bir odanın içinde olduğumuz için pek seçme sansınız yok ama yine de işte iki seçeneğiniz: | TED | اختر واحداً: وبسبب القاعة التي نحن فيها فإن مصيركم محدد هنا، ولكن إليكم الخيارين: |
Her neyse, bu konuşma bu kutularla ilgili, içinde olduğumuz kutular gibi. | TED | وعلى أية حال يدور الحديث حول هذه الصناديق مثل الصناديق التي نحن فيها |
Ama şu anda içinde bulunduğumuz durumu düşününce böyle gevşekçe şeyler yapmamız- | Open Subtitles | أجل, أظن لكن بالنظر إلى الحالة التي نحن فيها, |
İçinde bulunduğumuz boş uzay kabarcığının istasyondan büyük olmadığını söylemiştim. | Open Subtitles | هل تتذكر عندما اخبرتك بفقاعة الفضاء الفارغة التي نحن فيها , ليست أكبر من المحطة ؟ |
Bazı insanlar içinde bulunduğumuz duruma aydınlanma... | Open Subtitles | يقول البعض إن هذه الفوضى التي نحن فيها إفشاءات. |
O zaman içinde bulunduğumuz sorunu biliyorsun. | Open Subtitles | الآن أنت تعرف المشكلة التي نحن فيها |
Pekâlâ, şu anda içinde bulunduğumuz anda ise arkadaşların basıp gitti ve bizi ölüme terk ettiler. | Open Subtitles | حسناً، اللحظة التي نحن فيها هي أنّ أصدقاءكِ هربوا وتركونا هُنا للموت! |
İçinde olduğumuz batak yüzünden. | Open Subtitles | عن الفوضى التي نحن فيها |