Kendilerini çalıştıkları kurumlara çok fazla adıyorlar, ve ortaya çıkıp konuşmalarının nedeni, görmekte ısrar etmelerinin nedeni, kurumu çok fazla önemsemeleri ve kurumu sağlıklı tutmak istemeleri. | TED | هم متفانون في العمل للمؤسسة التي يعملون من أجلها، والسبب في رفع صوتهم، السبب في إصرارهم على الرؤية، هو لأنهم يهتمون فعلًا بالمؤسسة ويريدون إبقاءها صحية. |
Doktorların dolayısıyla çalıştıkları sistemlerin hayatımızdaki iş ve yaşam koşullarınındaki sorunlarla ilgilenebilecek yetenek ve güvene sahip olduklarından emin olmaya çalışıyoruz. | TED | نحاول أن نتأكد بأن الأطباء السريريين وبالتالي أنظمتهم التي يعملون من خلالها تتحلى بالقدرة والثقة لمعالجة المشكلات في ظروف معيشتهم وعملهم |
Sunumlar heyecan verici ve gelecek vaat ediciydi; üzerinde çalıştıkları çoklu reaktörler var. | TED | كانت كل عروضهم مثيرة للغاية وواعدة جدًا؛ لديهم العديد من المفاعلات التي يعملون عليها. |
Peki bu sorun hem bu insanlar hem de çalıştıkları organizasyonlar için ne demek? | TED | ماذا يفعل هذا لكل من الناس والمنظمات التي يعملون بها؟ |
En bilge ve en iyi niyetli insanlar bile, içindeki çalıştıkları kurumlarda akıntıya karşı yüzmek zorunda kalırlarsa sonunda vazgeçerler. | TED | فحتى أحكم الناس وأحسنهم نوايا سيستسلمون إذا اضطروا للسباحة ضد التيار في المنظمات التي يعملون بها. |
çalıştıkları atölyelerinin üst katında yaşıyorlardı. | TED | لقد كانوا يعملون في الورش التي يعملون فيها. |
Bizim için çalışan anneler... ...çalıştıkları toplumun içinden geliyorlar. | TED | إذاً فالأمهات اللاتي يعملن لدينا، قد نشأن من نفس المجتمعات التي يعملون فيها. |
Şu an labda çalıştıkları şeylerden biri çoğalıcıların Wraithlere saldırı kodunu kırmak. | Open Subtitles | إحدى الأشياء التي يعملون عليها في المختبر هي ايجاد طريقة لإبطال رمز الهجوم عند الريبليكيتورز |
Grant ölüyor ve üzerinde çalıştıkları tüm dosyalar mahkemeye saçılıyor. | Open Subtitles | قرانت يموت,القضايا التي يعملون عليها ترمى خارج المحكمة |
Federal yasaya göre doktorlar çalıştıkları hastanenin sahibi veya yöneticisi olamaz. | Open Subtitles | تحت القانون الفدرالي، لا يمكن للأطباء أن يمتلكوا ويديروا المستشفى التي يعملون فيها. |
O, yer altındaki arkadaşlıktan ve sandviçlerinin hamurunu bozulmasın diye orada birlikte çalıştıkları midilli atlarına verdiklerinden bahsederdi. | TED | كان يتحدث عن أصدقائه الموجودين معه تحت الأرض، و حقيقة أن المنقبين يحتفظون بالباقي من الشطائرهم ليعطونها للخيول التي يعملون عليها تحت الأرض. |
Evlerinde çalıştıkları ailelerle öyle ilişkiler kuruyorlar ki aradaki bağlar inanılamayacak kadar olumlu ve kuvvetli; yıllar yıllar boyu hiç kopmuyor. | TED | تربطهم بعض العلاقات مع الأسر التي يعملون لديها وهذه العلاقات إيجابية بشكل مذهل وقائمة على الدعم المتبادل وتدوم لسنوات وسنوات. |
Eğer kurallara uymanın algoritmik tasarımla kurulduğunu, bu algoritmaların çalışmasına müsaade edilmeden önce rekabet kuralları okuluna gitmek zorunda olduğunu, bu algoritmaların hiç bir şekilde dolap çevirmeyeceği şekilde dizayn edildiğini, çalıştıkları kara kutuda kendi küçük kartellerini kurmayacaklarını bilselerdi ne olurdu? | TED | ماذا لو كانوا يعرفون أن الإمتثال للقواعد تم دمجه في الخوارزميات منذ تصميمها أن هذه الخورزميات يجب تصميمها على أساس المنافسة قبل بدء العمل بها هذه الخورزميات تم تصميمها بطريقة لا يمكنها التواطؤ مع أحد و لا يمكنها تشكيل تكتلات إحتكارية في العلبة السوداء التي يعملون فيها ؟ |