Kütle o kadar ağır ki, gezegen yüzeyine doğru batıyor,.. | Open Subtitles | هنا الكتلة هائلة الثقل و هي تغوص داخل سطح الكوكب. |
Bazı insanlar var çok hafif, bazısı aşırı ağır, bazılarında üstte çok fazla ağırlık var. | TED | هناك اشخاص بالغي الخفة. واخرون بالغو الثقل او اشخاص باجزاء ضخمة في القسم العلوي |
Jettison biraz ağırlık atmalıyız yoksa asla Cybertron'a gidemeyeceğim. | Open Subtitles | جينسون فلتعطينى بعض الثقل والا لن نصل الى سيبرترون |
Bütün ağırlığı iplerle taşıyor. | TED | بل إنها تحمل مجمل الثقل من خلال تطويع كتفها. |
Onun kadar ağır yükler taşımalı,... onun kadar uzağa fırlatabilmesin o yükleri. | Open Subtitles | يجب أن تكون قادراً على تحمّل ذلك الثقل.. ويجب أن تكون قادراً على التخلّص منه |
Bulaşık makineleri ne zamandan beri bu kadar ağır? | Open Subtitles | غسّالات الصحون لا تكون عادةً بهذا الثقل. |
Analistimiz bu geminin deniz tabanından bu kadar ağır bir şey kaldıramayacağını söylüyor. | Open Subtitles | المحللين لدينا أخبرونا أنّ تلك السفينة ليست معدة لترفع أي شيء بهذا الثقل في عمق البحر. |
Bu kadar ağır bir şeyi kaldırma kemerim olmadan kaldıramam. | Open Subtitles | ذكريات عديمة النفع حسناً لا يمكنني رفع شيئاً بهذا الثقل دون حزامي للرفع |
Kırıklar, böyle ağır bir fenerden gelebilecek darbelere uyuyor. | Open Subtitles | تتوافق خطوط الكسور مع ضربة بمصباح كاشف بهذا الثقل. |
Sence, bunun ne kadar ağır bir yük olduğunu bilmiyor muyum? | Open Subtitles | أتحسبني غافلًا عن الثقل المهول لهذا العبء؟ |
Arka tarafta daha fazla ağırlık olmalı. | Open Subtitles | نحتاج إلى المزيد من الثقل في الخلف كلا، هذا كثير |
Motora atılacak bir destek kuşağı ağırlık merkezinizi sabitler. | Open Subtitles | ووضع دعامات داخل محرك يؤمن الأستقرار في مركز الثقل |
Evet senden daha iriyim ve sanırım ağırlık merkezi ile alakalı bir şey. | Open Subtitles | أجل، أنا أكبر منك قامة، كما يمكن أن يرجع الأمر لمركز الثقل |
- Birkaç hafta önce spor salonunda ağırlık kaldırırken elim kaydı ve göğsüme düştü. | Open Subtitles | على جهاز الرفع, يدي انزلقت و سقط الثقل على صدري |
Anlattığınız tuhaf hikâye ağırlık vermiş bana. | Open Subtitles | و الغريب في قصتك هو أنها وضعت بعضاً من الثقل علي |
Onları bloklar halinde oyar ve sonra birbirleri üzerine yığarsınız, ve ağırlığı taşırlar. | TED | فتنحتَها على شكل لبناتٍ، ثم تكدّس بعضها على بعضٍ، فهي تتحمل الثقل. |
Yapacağın şey şu. Bütün ağırlığı boynuna alacaksın. | Open Subtitles | اليك ما سنفعل، سوف ترفعين كل الثقل برقبتك |
Bu ağırlığı, sırtımızda hissederiz... ...ama bu, bizi yükselten sorumluluktur. | Open Subtitles | نشعر بهذا الثقل على أكتافنا لكنهما العبء الذي يساعدنا |
Bu yükü omzundan atman güzel oldu. Daha iyi hissediyor musun? | Open Subtitles | احسنت صنيعاً بازالتك لهذا الثقل من على صدرك اتشعر بالتحسن ؟ |
Denge ağırlığını ölçmemiz için. | Open Subtitles | نحتاج لوزنك لقياس الثقل الموازن |
ABD'deki ve gelişmiş dünyanın büyük bölümündeki istihdam artışı, Halter çubuğunun her iki ucundaki artan ağırlıklar gibi görünüyor. | TED | ارتفاع التوظيف في الولايات المتحدة وفي الكثير من دول العالم المتقدمة يبدو مثل الحديد مع زيادة وزن الثقل بشكل متساو عند كل طرف. |
Köpük ya da jel bile olsa agirlik dagilimini kontrol edemezsin. | Open Subtitles | لا يُمكنكم التحكّم بتوزيع الثقل حتى مع الرغوة أو الجل. |