| Ağır silahlar olduğuna göre daha üç buçuk saat var diyebilirim. | Open Subtitles | في وجود المدرعات الثقيله.. أستطيع أن أقول.. ثلاث ساعات و نصف |
| Tüfekler, Ağır ve hafif silahlar kullanılamaz hale gelmişti. | Open Subtitles | لقد خسرنا جزء كبير من معداتنا مدافع ، المعدات الثقيله بوجهً عام |
| Ayrıca, Ağır silahları düzenli ve isabetli atışlar yapmaya devam ediyordu. | Open Subtitles | و مدافعها الثقيله مازالت تعمل بكامل كفاءتها و تأثيرها |
| Bize hava kuvvetlerinin yardıma geleceği Ağır bombardıman uçaklarının saklanabilmemiz için çukur açacağı söylendi. | Open Subtitles | لقد أخبرونا أن القوات الجوية ستدعمنا بالقاذفات الثقيله التى ستقصف الشاطئ لتوفر لنا حفر نستطيع أن نحتمى بها |
| Sonucunda, Müttefiklerin Ağır silah konusundaki üstünlüğü dengeyi sağlamıştı. | Open Subtitles | فى النهايه كان تفوق الحلفاء فى الأسلحه الثقيله هو ما حسم المعركه |
| Avrasya Ağır zırhlı bölümlerini toptan yoketmeyi güvence altına aldık. | Open Subtitles | حققت الإباده الكليه للوحدات الأوراسيه المدرعه الثقيله |
| Avrasya Ağır zırhlı bölümlerini toptan yok etmeyi güvence altına aldık. | Open Subtitles | حققت الإباده الكليه للوحدات الأوراسيه المدرعه الثقيله |
| Çok sıcak bir gün dostum... zavallı atını böyle Ağır bir keseyle yormayasın. | Open Subtitles | انه ليس يوما حارا صدقي لترهق حصانك بمثل هذه المحفظه الثقيله |
| Annenin tahta kâsesi, geniş ve Ağır olan. | Open Subtitles | البطانيه الزرقاء المخططه الثقيله ,هل تتذكرها؟ |
| Oradaki Ağır torbaları kaldırırsak video odası için yer açılır. | Open Subtitles | لو قمنا بإبعاد هذه الحقائب الثقيله من الطريق يمكننا عمل غرفة عرض |
| Çok Ağır veya küçük parmaklara uyumlu delikleri olan toplarımız var. | Open Subtitles | الثقيله جداً او الكره مع فتحات أصابع صغيرة |
| Ağır torbaya geldiğinde yumruklarını dikkatli savur yoksa kendini incitebilirsin. | Open Subtitles | حين تتجه الى الاكياس الثقيله فقط لا تستمر بالقاء يديك لانك ربما تؤذيهم |
| Ağır ekipmanları dışarı çıkartıp daha sonra botlara yükleyeceğiz. | Open Subtitles | سننقل المعدات الثقيله للخارج و نشحنها في السفينة لاحقاً. |
| Başarmışlar.Ağır su tankları paramparça olmuş Hepsi dışarda, tepelerde güvendeler. | Open Subtitles | لقد نجحوا ، خزانات المياه الثقيله إنفجرت لأجزاء صغيرة وكلهم خرجوا بسلام نحو الجبال |
| Ağır adımlarla geliyoruz, Kuleleri yok ederek, gözlerimizde ateş, | Open Subtitles | ومع الاعباء الثقيله لياخذوا الحصن العيون -حمراء كالدم |
| O sırada nöroloji beni çok cezbetmişti, nöroloji üzerine araştıma yapmak istiyordum; özellikle Ağır metallerin sinir sistemi gelişimi üzerindeki etkisiyle ilgileniyordum. | TED | في ذلك الوقت، كنت مهتمه بعلم الأعصاب وأردت ان أقوم بمشروع بحث في الأمراض العصبيه - تحديدا لبحث أثر المعادن الثقيله على تطوّر الجهاز العصبي. |
| Ordu muhafızları Ağır adımlarla geliyor, ...kaleleri yok ederek, gözlerinde ateş... | Open Subtitles | قوه مسيره الحراس ...مع الاعباء الثقيله لتتخذ الحصن ...عيونهم-دماء حمراء |
| Jerry, Ağır eşya kaldırabilir misin? | Open Subtitles | جيري ) كيف تشعر حيال حمل الاشياء الثقيله ؟ |
| Ağır silâhları getirin! | Open Subtitles | أحضروا الأسلحه الثقيله |
| - Ağır top atışı sesi gibi. | Open Subtitles | - اصوات تشبه المدفعيه الثقيله . |