| Ben asıl bu iki taraflı anlaşmaların bölen duvarı indirmek için gerektiğine inanıyorum. | TED | وأعتقد أن هذه المفاوضات بين الجانبين هي بالضبط ما نحتاجه لكسر الجدار الذي يفرقنا. |
| O duvarı yıktırdığımda mutfaktan nefret ediyordun. | Open Subtitles | بأنني كسرت ذلك الجدار الذي كنت تكرهينه في المطبخ. |
| Aramızdaki duvarı cidden unutmuşum Melman. | Open Subtitles | لقد نسيت عن أمر الجدار الذي يفصلنا عن بعضنا يا ميلمان |
| Borunun girişini örten duvarın bu kısmını kırıp geçebileceğiz. | Open Subtitles | سنتمكن من عبور الجزء من الجدار الذي يغطي مدخل الماسورة |
| Borunun girişini örten duvarın bu kısmını kırıp geçebileceğiz. | Open Subtitles | سنتمكن من عبور الجزء من الجدار الذي يغطي مدخل الماسورة |
| İstinat duvarı tavandan ayrılmış. | Open Subtitles | هيونج، الجدار الذي يسند السقف سقط جزء منه |
| Şimdi tek yapmamız gereken 6 metrelik duvarı ve mayın tarlasını geçmek. | Open Subtitles | كل ماعلينا أن نتخطى الجدار الذي طوله عشرين قدم |
| Eğer birlikte yaşayacaksa o ördüğün duvarı yıkman lazım. | Open Subtitles | أذا كُنا سنعيش معاً، سيكون عليك أن تدمر ذلك الجدار الذي بنيته |
| Yıkılması gerektiğini söylediğin duvarı uzun süredir inşa ediyorum ben. | Open Subtitles | ذلك الجدار الذي كنتِ تقولين لي أنهُ يجب علي هدمه كنتُ اعمل في بنائهِ منذُ زمنٍ طويل |
| Baksana. Partnerim dediğin tuğla duvarı nerede? | Open Subtitles | أين ذلك الجدار الذي تدعنيه شريكك? |
| Performans olarak optimal seviyede olmadığını biliyoruz, ta ki sen araya koyduğun bu büyük duvarı kaldırana kadar. | Open Subtitles | نحن نعلم أنك لست في الأمثل الخاص بك، الأداء حكيم، ما لم يكن هذا الجدار الكبير، وهذا كبير الجدار الذي كنت قد وضعت للتو هو أسفل. |
| Bizi oradan ayıran bu duvarı inşa etmişler. | Open Subtitles | "لقد شيدوا الجدار الذي عزلنا" |