Ama kızışan tartışma yerini aniden bir bükme muharebesine bırakır. | Open Subtitles | ولكن سرعان ما تحول الجدل الساخن إلى معركة خارقين شرسة |
Ancak Tunus'ta bu probleme nasıl yaklaşılacağıyla ilgili bir çok tartışma oluyor | TED | ولكن الجدل في تونس يظل محتدماً حول كيفية التعامل مع هذا النوع من المشكلات. |
Bu tartışma 19. yüzyılda, İbranice kutsal metinlerin çok daha geniş bir dinsel alanın parçası olduğunu fark eden herkesi huzursuz ediyor. | TED | فزعزع الجدل الجميع في القرن 19 لإدراك أن الكتابات المقدسة العبرية هي جزء من عالم أوسع من الديانات. |
Son olarak, bu gerçekten en kötüsü, tartışmalar, bizi bir yere götürüyormuş gibi görünmüyor. | TED | و أخيراً، و هذا حقاً أسوأ شيء، يبدو أن الجدل لا يوصلنا إلى أي مكان. |
Rex'in analık içgüdüsü hakkındaki tartışmalar artık sona erdi. | Open Subtitles | الجدل عن الغريزية الأبوية لدى الـ تى ريكس لم يعد له أية أهمية الآن |
Tek yapmak istediği tartışmayı önlemek olsaydı bizi savaşma ile tehdit edeceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنها كانت ستهدد بمكافحتنا إذاً كان هدفها هو تجنب إثارة الجدل. |
Yaşadığımız çağda yeni bir tartışma biçimi geliştirildi, hatta tam olarak son on yıl içinde. | TED | أليس كذلك؟ قد اخترع شكل جديد من الجدل في حياتنا، في القرن الماضي، في الحقيقه |
Ama ikinci bir model var: Kanıtlarla tartışma. | TED | لكن هناك نموذج ثاني للمجادلة: الجدل كبرهان |
ES: PRSIM'le ilgili küçük bir tartışma olduğundan onu anlamanın en iyi yolu PRISM'in ne olmadığını konuşmaktan geçer. | TED | إد: أفضل طريقة لفهم PRISM لأنه كان هنالك بعض الجدل علي أولاً أن أتحدث عن الأشياء التي لاتمثلها PRISM |
İnternetteki taciz ve trollerle nasıl savaşılacağı ile ilgili çokça tartışma var. | TED | هناك الكثير من الجدل الآن حول محاربة التحرش الرقمي ومحاربة المتصيدين. |
Büyümeye Reegan döneminde başladım, tartışma devlet büyümeli mi yoksa küçülmeli mi tartışmasıydı. | TED | أنا نشأت في مرحلة ريجان، وقتها كان الجدل هو حكومة كبيرة مقابل حكومة صغيرة. |
Yine de, bu tartışmanın büyük bir kısmını oluşturan lojistik hakkında temel bir tartışma var. | TED | ومع ذلك، هناك حجة كامنة حول اللوجستيات، الأمر الذي أخذ الكثير من الجدل. |
6 sayıyla kaybedeceği tahmin edilen, Shark'la ilgili tartışmalar var. | Open Subtitles | الجدل الدائر حول الست نقاط للقروش المستضعفون |
6 sayıyla kaybedeceği tahmin edilen, Shark'la ilgili tartışmalar var. | Open Subtitles | الجدل الدائر حول الست نقاط للقروش المستضعفون |
Evimizdeki birçok tartışmayı başlatan da oydu. | TED | وكانت هي من تبدأ الكثير من الجدل في العائلة. |
tartışmayı kesmezsek zatürree olacağız. | Open Subtitles | ستُصاب بإلتهاب الصدر لو لم تتوقف عن الجدل.. |
Einstein'ın makalesi, atomun gerçek olup olmaması hakkındaki tartışmayı sona erdirdi. | Open Subtitles | ورقة أينشتاين البحثية أنهت الجدل حول إذا ما كانت الذرة حقيقة أم لا |
Herkes tartışabilir. Ama güzel bir yetenek ve disiplin gerekir. Münazara edebilmek ve buna dayanabilmek için. | Open Subtitles | أي شخص يجيد الجدل ولكن المناظرة تتطلب الإنضباط والمهارة والمواجهة |
bu gerçekten de benim canımı sıkan birşey: Eğer tartışmak savaşsa, kaybederek öğrenmek gibi üstü kapalı bir denklem var. | TED | هذا الشيء يزعجني حقاً: إن كان الجدل حرب، فهناك معادلة ضمنية معادلة التعلم مع الخسارة. |
Kimse sahibiyle daha sonra tartışmaya gireceği bir şeyi satın almak istemez. | Open Subtitles | لا أحد يريد شراء صندوق المجوهرات مع الجدل حول من كان يملكه |
Diyor ki; "Filozoflar rasyonel tartışmaları çok sever." | TED | و قال أنت تعرف أن الفلاسفة يحبون الجدل المنطقي |
Buna çok fazla mek harcadık -- çoğunuz belki biliyorsunuzdur, PSA epey tartışmalı bir test. | TED | لقد بذل الكثير من الجهد على هذا التقرير ان الكثير منكم يعلم ان اختبار مستضد البروستات المحدد هو اختبار يثير الجدل |