İşini gereği gibi yapacak kadar yaşlıysan, kavanozu yalayabilirsin. | Open Subtitles | لو كنت كبيرا في السن على مضغ الماسترد فمازال بإمكانك لعق الجرة ، أليس كذلك؟ |
Şekere benzeyen bir kavanoz dolusu ilacı yuttum ve kendimi kötü hissediyorum. | Open Subtitles | لقد أكلت الحبوب في الجرة التي تبدو مثل الحلوى والآن اشعر بالغثيان |
Bunları kavanoza koyar ve gerektiğinde kullanırdı. | TED | كانت تضعه في الجرة ثم تستخدمه عند الحاجة. |
Ailemizin şimdiye kadarki tüm liderleri, gelecek kuşaklar için bu vazoyu ellerinde tuttu ve hayatları pahasına onu koruma sorumluluğunu aldı. | Open Subtitles | الجرة حافظت عليها كل أجيال هذه العائلة وكبيرها كان مسؤولاً عنها رغم أن موراساكى مهمة بالنسبة لى |
Kıpırdama! vazonun gerçek olup olmadığından emin değilim. | Open Subtitles | ليس بعد، لسنا واثقين من أن هذه الجرة حقيقية بعد |
kavanozun kırıldığını duydum ve sonra da elini tutarak kaçtığını gördüm. | Open Subtitles | سمعت إنكسار الجرة و رأيته يركض خارجاً من الغرفه ممسكاً بيده |
Bütün sakızlar kavanoza, sakız kavanozu. | Open Subtitles | كل العلكة في هذه الجرة, جرة العلكة الممضوغة هيا |
Bedenini parça parça toplamaya başlamış ama kalbinin içinde olduğu kavanozu asla bulamamış. | Open Subtitles | لذا استعادت أجزاء جسده قطعة قطعة لكنها لم تجد أبداً الجرة التي دفن بها قلبه |
Sen burada bekle. Ben kavanozu içeri götürürüm. | Open Subtitles | . أنت أنتظر هنا ، و أنا سأوصل الجرة إليه |
Ben buna kavanoz diyorum. Telefon ya da kablo hatları yok. | Open Subtitles | أنا أدعوة الجرة لا خطوط تليفون ولا اتصالات |
"Affet, unut ve daha fazla reçel ye", dedi uzaktaki kavanoz. | Open Subtitles | سامح، انسى ،وتناول المزيد من العلكة، الجرة قالت في الصندوق |
Sonra kavanoz güzelce dolduğunda elimize alıp onunla döveceğiz seni. | Open Subtitles | وعندما تصبح تلك الجرة جميلة وممتلئة سنأخذها ونضربك بها |
Hey, Skeever, neleri kavanoza koyup ölünceye kadar sallarsın? | Open Subtitles | هاى، أسكيفر، ما الذي تضعه في الجرة وتهزة حتى يموتوا؟ |
Torunum Murasaki'yi ne kadar sevdiğinin bir önemi yok ailemizin mirasını taşıyacaksan eğer hislerine kapılmamalı ve vazoyu onlara teslim etmemelisin. | Open Subtitles | فأنا لازلت كبير هذه العائلة و لن أسمح لهم بأخذ الجرة مهما حصل |
Ve bu vazonun içinde hazinenin anahtarı mı var? | Open Subtitles | ...إذاً هم يريدون الجرة مقابل يطلقوا سراحها، أليس كذلك؟ |
Bunun en sade örneği, eğer bir grup insandan kavanozun içerisinde kaç tane şeker olduğunu tahmin etmesini isteyebilirsiniz. | TED | و أبسط مثال لهذا هو أنك إذا سألت مجموعة من الناس لفعل شيء مثل، تخمين عدد حبات الهلام في الجرة |
vazo plakaya bağlıydı. Rolf vurduğunda kırıldı. | Open Subtitles | لقد ظهر شيئا ما عندما ظربت الرجل على الجرة |
Bu külleri yatağıma götürüyorum ve ona günümün nasıl geçtiğini anlatıyorum. | Open Subtitles | آخذ الجرة معي إلى السرير كل ليلة و أحدثه عن يومي |
Ayrıca bu solucanların her biri 30 cm uzunluğa ulaşabiliyor. Bu kavanozda ise bir sebepten ötürü onlardan 200 tane var. Nedeni ise enfeksiyon kapmış bir çocuğun karnındaki ortalama solucan sayısının bu kadar olması. | TED | وبوسع كلٍ منها أن ينمو حتى 12 بوصة، وهناك 200 دودة في هذه الجرة لسببٍ ما، لأن هذا هو الرقم الذي قد تجده عادةً في بطن طفلٍ واحد مصاب. |
Bir bahar, öğleden sonra masamın üstündeki kaseyi fark ettim. | Open Subtitles | بعد هذا الظهر الربيعيّ اكتشفتُ الجرة على مكتبي. |
Kafamızda bir resim oluştu. Onu elini kurabiye kavanozuna sıkıştırmak size kalmış. | Open Subtitles | الأمر يعود لكم لجعله يلتصق بيده داخل الجرة |
nereye giderse gitsin bir kase kırıyor kase? | Open Subtitles | وحيثما تَذْهبُ تَكسرُ الجرة الجرة |
İki bira ve şu koca kavanozdaki pembe yumurtalardan üç tane alabilir miyim. | Open Subtitles | هل لي ببيرتين وثلاث بيضات مثقوبات من الجرة الكبيرة؟ رجاءاً |