Burası bataryayla desteklenen tek kısım. Ama bu tedarikçiye idare sağlıyor, | TED | هذا هو الجزء الوحيد الذي تغطيه البطارية. لكن ذلك يعطي تحكم للمزود، |
Burada sana benzemeyen tek kısım, senin başarmış olman. | Open Subtitles | الجزء الوحيد الذي هو ليس أنت هو أنك نجحت |
Söylemediği tek kısım eğer beraber olursak bana kötü bir şey olacağını düşündüğün o çılgın fikir. | Open Subtitles | الجزء الوحيد الذي لم تنشره هو تلك الفكرة المجنونة بأننا لو عدنا سويًّا سيحدث لي مكروه |
Vücudumun ağrımayan tek kısmı sol elim. | Open Subtitles | الجزء الوحيد الذي لا يؤلمني من جسمي هو يدي اليسرى |
Bu hikâyenin inandığım tek kısmı Scooter'ın sadece üç arkadaşı olması. | Open Subtitles | الجزء الوحيد الذي أصدقه من هذه القصة هو أن "سكوتر" كان لديه 3 أصدقاء فحسب |