Ama köprünün çöküşü asma köprü gelişimini kökünden yok etti. | TED | لكن انهيار هذا الجسر أوقف تطور الجسور المعلقة وجمدها عند تلك النقطة. |
19. yüzyılın ortalarında, Avrupa'nın her yerinde asma köprüler yıkılıyordu. | TED | في منتصف القرن التاسع عشر كانت الجسور المعلقة تنهار حولَ أوروبا بأكملها |
asma köprülerde merkezi direklerle desteklenen ve her sete demirlenmiş büyük kabloları alıp birleştirdi. | TED | من الجسور المعلقة أخذ كابلات ضخمة مدعومة بركائز مركزية وترتكز على كل صف |
Uzun kirişli köprüler için ihtiyacımız olan hafiflik, birazdan göreceğiz, gerginleştirme ve kablolar... asma köprüler. | TED | أو للبحور الطويلة جدًا يجب استخدام أوزان خفيفة، كما سنرى خلال دقيقة، حيث ستستخدم الحبال المشدودة - الجسور المعلقة. |
Boylece bu isik huzmesini insa ettiler, ve bu cok ince celik bit kordon, Dunyanin -- belkide en duz ve ince asma koprusu, kablolari kenarlarda. | TED | و بذالك قاموا ببناء شريط الضوء، و إنه شريط حديدي جد رقيق، الأكثر رقة في العالم -- و من المحتمل الأكثر انبساطاً و أرق الجسور المعلقة التي وجدت، و ذالك بواسطة أسلكة حديدية ممتدة طول الواجهة. |