| Örneğin, 2010'daki kuraklık sonrası ölen ağaçlar kırmızı ile gösterilmiştir. | TED | على سبيل المثال، هذه هى كل الاشجار الميتة والتي باللون الأحمر والتي ماتت بعد الجفاف في عام 2010. |
| Sonra Myanmar'daki kuraklık mağdurlarına gönderdiğim tıbbi yardımın isyancıların eline geçtiğini öğrendim. | Open Subtitles | واكتشفت بعدها أن كل الامدادات الطبية التي تبرعت بها لضحايا الجفاف في "بورما" قد سرقها الثوار. |
| Bence hepimiz Kaliforniya'daki kuraklık konusunda endişeliyiz. | Open Subtitles | أظن بأن جميعنا قلقون (بشأن الجفاف في ( كاليفورنيا |
| Kalahari kurak mevsimin doruğuna ulaşırken Okavango da suya kavuşur. | Open Subtitles | *في ذروة موسم الجفاف في صحراء *كلهاري... *تصل المياه إلي مستنقع *أوكوفانجو... . |
| Kalahari kurak mevsimin doruguna ulasirken Okavango da suya kavusur. | Open Subtitles | *في ذروة موسم الجفاف في صحراء *كلهاري... *تصل المياه إلي مستنقع *أوكوفانجو... . |
| Kenya'daki kuraklıkla ilgileniyorum. | Open Subtitles | أنا قلقة بشأن الجفاف في كينيا |
| Bir adam geliyor ve bana California'daki kuraklıkla ilgili bir hikaye anlatıyor. | Open Subtitles | هناك رجلٌ أتى، يخبرني بالقصة... (حول الجفاف في (كاليفورنيا. |