"الجماهير" - Traduction Arabe en Turc

• Kalabalık
• seyirciler
• kalabalığın
• kitleleri
• kalabalığı
• Halkın
• seyircilerin
• Halk
• kitlelerin
• seyirci
• kalabalığa
• kitleler
• insanları
• Hayranlar
• seyircinin

Ve aşıklar caddede yürürken, Mısır'da ya da Tunus'ta bir Kalabalık duygusal bir etkilenmeye derin bir iç içe geçişe yakalandıklarında bunu görürüz.
وشاهدنا الاحباب عندما يسيرون في الشارع, حيث الجماهير في مصر وتونس اصيبو بعدوى عاطفية التداخل العميق.

İkincisi, seyirciler hikâye anlatımının düşünsel bir iş olduğunu fark ederlerse, dünya daha iyi bir yer hâline gelebilir.
ثانيًا، سيكون العالم مكانًا أفضل إذا أدركت الجماهير بأن رواية القصص هي عمل فكري ثقافي.

kalabalığın uğultusunu duydum ve heyecanla üstesinden geldim.
وسمعت هتاف الجماهير وكنت في غاية التأثر.

Elitlerin temel sorumluluğu değer bilmez kitleleri bile korumak değil midir zaten.
ومن واجب النخبة للمساعدة الجماهير الجاهلة، وهذا هو كل شيء.

bir anlığına kalabalığı duyuyorum ve herşey normale dönüyor.
ولحظة سماعى عزف الموسيقى وهتاف الجماهير أشعر بالإطمئنان مرة آخرى

Şu günlerde Halkın önüne çıkacak pop star kontenjanı dolu.
في الوقت الحاضر، لا توجد أماكن الأصنام البوب مناشدة الجماهير.

seyircilerin dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmek için neler yapabileceğine dair birkaç düşünce daha.
لذلك، إليكم بعض الأفكار الختامية حول ما يستطيع الجماهير عمله لجعل العالم أفضل مكانًا.

Abartılı sonuçlar çıkmaya başladı ve Kalabalık kontrolden çıktı.
بدأت يأتي تضخم النتائج وبدأت الجماهير في الخروج عن السيطرة.

Ondan sonra da büyük Kalabalık ile bağlanacağız.
ومن بعد ذلك يجب علينا أن نتواصل مع الجماهير الغفيرة.

Coşkulu Kalabalık kabloyu koparmış ve kamera kayıt yapamamış.
في الموكب الرسمي، لحظة الهجوم الجماهير المتحمسة، قطعت الكابل، وفصلت الكاميرا

seyirciler Pro-Güreş'e ilgisiz kaldı.
الجماهير تات باهتمامها عن مصارعة المحترفين

Eğer bir Hintli ringde bir yabancıyı yenerse seyirciler boş tribünleri doldurur.
إن قام مصارع هندي بتثبيت أجنبي فى تلك الحلبة ستملأ الجماهير هذه المدرجات الخاوية

Kötü bir kalabalığın içinde kaldığını, ve bir belaya bulaştığını söylemiştin, tam olarak bunu demiştin.
لا أنت لم تقل لي لقد قلت لي بأنك كنت تجري مع مجموعه من الجماهير

Kölelerimi giydirerek başlamıştım şimdiyse kitleleri giydireceğim.
لقد بدأت في الباس التوابع والان سأقوم بالباس الجماهير الكبيرة

- Kapa çeneni. - Bu sefer kalabalığı suçlama.
فلتصمت ولكن هذة المرة لا يمكنك لوم الجماهير

Peki James Baldwin'in hem Halkın hem de otoritelerin hayal gücünde çok büyük görünmesini sağlayan şey neydi?
إذًا، ما الذي جعل بالدوين يُثير القلق في أذهان الجماهير والسلطات على حد سواء؟

Bizim türümüz asla seyircilerin arasında oturmamalı.
إن أمثالنا لا يجب أبدا عليهم الجلوس بمقاعد الجماهير

Yetkililer, püskürtülen ilacın, insan sağlığı için bir risk taşımadığını söyleseler de Halk, ikna olmuş görünmüyor.
ورغم التطمينات التي تؤكد أن رش المبيد لا يمثل خطرا صحيا على الجماهير إلا أن الجماهير غير مقتنعة

Bugün Büyük Birader'in, kitlelerin beynini yıkamada sadece televizyonları kullanmak yerine, bilgisayar oyunlarını kullanarak çok daha etkili olacağına inanıyorum.
اليوم أؤمن أن بيج بروذر سيجد نجاحا أكبر بكثير قي غسيل عقول الجماهير بالألعاب التلفزيونية عوضا عن مجرد التلفاز البسيط

seyirci bayıIıyor. Hamilelikten sanıyorlar.
الجماهير يحبونه انهم يظنونه انه بسبب أننى حامل

Apollo kalabalığa şov yapacağı için harika bir dövüş olması bekleniyor.
الجماهير تتوقع مباراة عظيمة الان حيث ابولو يلعب للجماهير

Taraftarlar Santos galibiyet serisine başladığından bu yana kitleler halinde bu 15 yaşındaki efsneyi ve onun büyülü oyun stilini izlemeye geliyorlar..
الجماهير بدأوا يتوافدون كجحافل لمشاهدة سانتوس يفوز و متلهفين لمشاهدة ظاهرة ال 15 عام

Ulusal borcumuz 75 milyar ve ülkenin her yerinde açlık, insanları köşeye sıkıştırıyor.
مجموع الديّن الوطني 75 بليون وفي كافة أنحاء البلاد الجوع يسحق الجماهير

Biliyorum aptalca ama Hayranlar bundan hoşlanıyor ve ben de giyiyorum.
أعلم أنه سخيف، لكن الجماهير تحبه، لذا أرتديه دائماً

seyircinin tepkisini görüntülemek için dolaştırdık.
إنه جهاز تحكم عن بعد إنها تعلو جميع أنحاء الحلبة لترصد رد فعل الجماهير