Bu arada Seks, tembel hayvanların hızlı yaptığı tek şey. | TED | وبالمناسبة، الجنس هو الشيء الوحيد الذي تفعله حيوانات الكسلان بسرعة. |
Seks sen ve Seks yaptığın kişi arasında bir şeydir. | Open Subtitles | الجنس هو امر شخصي بينك وبين الشخص الذي تفعله به |
Seks; aletini yalatan, kıçını emdiren şeydir ama yakınlık başka bir şeydir. | Open Subtitles | الجنس هو أن يُمصَ قضيبك أو مؤخرتك، لكن الحميمية هي شيءٌ آخر. |
Tamam, ancak Seks hakkında bildiğim her şey internet pornosundan ibaret. | Open Subtitles | حسنا، ولكن كل ما أعرفه عن الجنس هو من الاباحية الإنترنت، |
seksin kadınlar için ne kadar duygusal bir şey olduğunu anladığını söyledi. | Open Subtitles | و لقد تفهم أن الجنس هو شيء مهم جدا للمرأة |
Bir feminist olarak biliyorum ki Seks endüstrisi köklerine işlemiş sosyal eşitsizlik. | TED | كمؤيدة للمساواة بين الجنسين، أعرف أن صناعة الجنس هو مكان يترسخ فيه بشكل عميق عدم المساواة الاجتماعية. |
Hastalık ilerlediğinde onlara Seks değil, eziyet etme duygusu hakim olur. | Open Subtitles | فى المرحله التاليه من المرض يكون الخنق و ليس الجنس هو الذى يبعث فيهم النشوه |
Seks hakındaki en önemli şey, ilerlemek. | Open Subtitles | الشيء الأكثر أهمية في الجنس هو أن تطلق له العنان. |
O herkesle yatıp kalkarken bile, Seks asıl amaç değildi. | Open Subtitles | حتى عندما كانت تنام فى الجوار لم يكن الجنس هو الهدف |
O herkesle yatıp kalkarken bile, Seks asıl amaç değildi. | Open Subtitles | حتى عندما كانت تنام فى الجوار لم يكن الجنس هو الهدف |
İzninizle, para için Seks yapmak ahlak açısından kınanmalıdır. | Open Subtitles | سيادة القاضي ، دفع المال مقابل الجنس هو امر غير مقبول اخلاقياً |
Seks çok iyi olduğundan çıldırmış gibi davranmaya başladın. | Open Subtitles | حيث الجنس هو عظيم حقا وتبدأ يتصرف مثل شخص مجنون. |
Seks bir sınavsa, geçip kaldığımızı nereden anlayacağız? | Open Subtitles | إذا كان الجنس هو اختبار، كيف لنا أن نعرف إذا كان لنا أن يتم تمرير أو فشله؟ |
New York'ta Seks çok kapalıdır, poşete konur. Kesinlikle! | Open Subtitles | وفي نيويورك الجنس هو الرف السفلي، كيس من الورق. |
Kim ne derse desin, Seks her ilişkide önemli bir rol oynar. | Open Subtitles | الجنس هو ، بغض النظر عما يقوله أي شخص الجزء المهم جدا في أي علاقة |
Görüyorsun Billy, Seks hayat destekleyen bir şey olabiliyor. | Open Subtitles | اتعلم ان الجنس هو الحقيقه الوحيده في الحياه |
Seks yoğun şekilde duygularla ve psikolojik davranışlarla ilgili bir şey. | Open Subtitles | الجنس هو إلى حد كبير مسألة المشاعر والمواقف النفسية |
Güzergahta sadece Seks var gibi. | Open Subtitles | وكأن الجنس هو الشيء الوحيد على برنامج الرحلة |
-Her yerde çifte standart var. Söylemek istediğim, seksin para akışı olduğu. | Open Subtitles | المعايير المزدوجه موجوده في كل مكان الجنس هو العمله |
Dürüst olmak gerekirse seksin sevmediğim tek yönü, haya torbası. | Open Subtitles | بصراحة الشيء الوحيد الذي لا يعجبني في الجنس هو كيس الصفن |
seksin tek önemli şey olduğunu söylemiyorum ama- | Open Subtitles | .. لا أقول أن الجنس هو الأمر الوحيد، لكن |