House'un yanında böyle konuşursan,... ..kaç tane Güzel fikrin olduğunun bir önemi kalmaz. | Open Subtitles | إن تكلّمت بهذه الطريقة أمام هاوس فلا تهمّ الأفكار الجيّدة التي تأتي بها |
Doğru. Güzel şeyleri taklit ettim tabii ki. Sen öyle öğretmiştin. | Open Subtitles | صحيح ، بالطبع الأشياء الجيّدة تُقلّد ، هذا ما علمتني إياه |
Hayatta senin tahmin edebileceğinden daha fazla Güzel şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء الجيّدة في الحياة أكثر مما بإمكانك أن تتصور. |
Böyle iyi bir terfii elde edebilmek için çok zeki olmalısınız. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَكُونَ ذكيَ جداً للحُصُول على الترقيةِ الجيّدة جداً. |
Kanseri iyi bir haber haline getirebilen bir sen varsın. | Open Subtitles | إنّكَ الوحيد الذي بمقدوره جعل السرطان يبدو مثل الأنباء الجيّدة |
Düşük ihtimal. Ama altı ayda iyi ve kaliteli bir hayat geçirilir. | Open Subtitles | سيذوي بصورة تدريجيّة لكن مع 6 أشهرٍ من الحياة الجيّدة |
Evet, birkaç Güzel hareket yaptığım oldu. Mesela üstüne... | Open Subtitles | نعم، لقد قمت ببعض الحركات الجيّدة كتلك الّتي عندما.. |
İnsanlar hayatlarının Güzel anlarının kıymetini kaybedinceye kadar bilmezler. | Open Subtitles | إنّنا لا نقدّر اللحظات الجيّدة إلا بعد أن تنتهي |
Güzel mazeretlerimiz olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | لا تعتقد بأنّنا عندنا الأعذار الجيّدة جدا؟ |
Pekala beyler her Güzel şey birgün biter. | Open Subtitles | إذاً يا رفاق لجميع الأشياء الجيّدة نهاية |
Rock efsaneleri kadar bizim de Güzel zamanlarımız oldu. | Open Subtitles | يا، كأساطير صخرةِ، كَانَ عِنْدَنا بَعْض الأوقاتِ الجيّدة جداً. |
Böyle olsun istemezdim ama her Güzel şeyin bir sonu vardır. | Open Subtitles | تمنيت ان لاافعل لكن كلّ الأشياء الجيّدة يجب أن تجيء لها نهاية |
Karnımızı doyurdu, giysi, para ve birkaç Güzel fikir verdi bize. | Open Subtitles | غذّانا ، أعطانا قماش، مال وبعض الأفكار الجيّدة جدا |
Merak etme. Buraya da çok Güzel şeyler koyacağım. | Open Subtitles | لا تقلقى ،سأضع العديد من الأشياء الجيّدة هنا أيضاً |
Kocası, onu buz kıracağıyla öldürmüştü. İyi bir yardımcıyı elinde tutmak zordur. | Open Subtitles | ـ قتلها زوجُها بـ مكسّرة جليد ـ من الصّعب إيجادُ المساعدة الجيّدة |
Kazananlar ya işi alıyor ya da iyi bir kredi kartı teklifi. | TED | يحصل الفائزون على الوظيفة أو على أحد عروض بطاقات الائتمان الجيّدة. |
Ve bu iyi bir damak tadı ve gelenekle alakalı. | TED | وهذا يرمز إلى الذّوق الرفيع والتقاليد الجيّدة. |
Bak, polisi gerçekten iyi bir ışık olarak gösteririm. Polis diyor ki: | Open Subtitles | إسمع، سوف أشرح للشرطة كيف هي : الكذبة الجيّدة. |
Başı, kıçı yerinde kızlarla kaliteli birşey yapacaksak, tamam. | Open Subtitles | أحضر بعض السلع الجيّدة حيث لا تكون الفتيات عجوزات . |
Sizin mangal kömürü kaliteli değil. | Open Subtitles | الفحم خاصتك ليس من النوعية الجيّدة. |
Homer, Paris'e, Milan'a, Dubai'ye enerji satmamıza şu kadarcık kaldı. Her yerde insanlar kaliteli enerjiyi görecekler. | Open Subtitles | هومر) ، نحن على وشك أن نبيع طاقتنا في باريس) وميلانو ودبي ، كل مكان ، الناس يعرفون الكهرباء الجيّدة |
İyi olanından. - Cam. | Open Subtitles | المادة الجيّدة. |