Herkese teşekkür ettim, onlardan özür diledim ve otobüse binip direk havaalanına gittim. | Open Subtitles | شكرت الجميع و إعتذرت و بعد ذلك ركبت الحافله و ذهبت مباشرة للمطار |
Ben de onun gibi güneye giden bir otobüse atladım. | Open Subtitles | لقد اخذت الحافله متجهآ للجنوب كما فعلت هى |
Bavulların hazır. Bu da otobüs biletin. St. Anne'e geri dönüyorsun. | Open Subtitles | امتعتك جاهزه كلها ,ها هى تذكره الحافله التى ستعيدك الى الجامعــه |
Seni takip ettim. Posta kutusuna gidiyordunuz. Sizi otobüs durağında gördüm. | Open Subtitles | لقد تبعتك عندما ذهبتي لصندوق البريد رأيتك في موقف انتظار الحافله |
105. otoyoldayım, polisin kaçak Otobüsü başarıyla yönlendirdiği yerde... | Open Subtitles | هيلين لا انا هنا علي الطريق 105 حيث نجح رجال الشرطه في تحويل مسار الحافله الي الطريق السريع |
O Otobüsü kaçırdığıma çok memnunum. | Open Subtitles | انا مسروره حقاً انني تأخرت عن تلك الحافله |
Uzan ve bak, otobüsün altında onu görebiliyor musun? | Open Subtitles | انحني وانظر اسفل الحافله و انظروا اذا كان هناك |
Şimdi hayal et bahsettiği otobüste senin kızlarında var. | Open Subtitles | حسنا, تخيل الان ان بناتك؟ على متن الحافله الذي نتكلم عنها |
Jetonlu telefonlardan arıyor ama oraya otobüsle gidiyor. | Open Subtitles | يستخدم الهواتف العوميه ولكن يأخذ الحافله ليذهب إليها أوه، راي، دقيق جداً دائماً |
otobüsten in ve Silvia Broome'u da o otobüsten indir hemen. | Open Subtitles | تقدما كلاكما إلى سيلفيا بروم و إجعلوها تنزل من الحافله الآن |
Adam gerçekten otobüse binmek istiyor. | Open Subtitles | انه فعلا يريد ركوب الحافله افتح الباب توقف |
Evet. otobüse bin. | Open Subtitles | لابد لك من الصعود الي نعم لابد لك من الصعود الي الحافله |
Birkaç dakika önce bir polis memuru hareket halinde bir araçtan otobüse atladı. | Open Subtitles | دقائق مضت ضابط من شرطة لوس أنجيلوس قد صعد الي الحافله عن طريق قفزه من سياره الي الحافله |
otobüs içinde parlak gözler gördüm, ama benim gözlerim değildi. | Open Subtitles | لقد رأيت أعين تبرق فى الحافله ولكنهم لم يكونوا لي |
otobüs sürücüsü yalan söyledi. 15 kilometre yürüdük. | Open Subtitles | سائق الحافله قد كذب علينا ولقد توجب علينا المشي عشرة أميال |
Bir otobüs şoförüyle evlendiğin için pişman değilsin değil mi? | Open Subtitles | هل انتي نادمه علي المعيشه مع سائق الحافله ؟ |
Ben de ondan Otobüsü satın aldım. | Open Subtitles | لقد اشتريت الحافله واتبعت طريق عمله كانت لديه تشكيلات عديده |
Tuvalette öyle oyalanmıştı ki, Otobüsü kaçırmıştık. | Open Subtitles | لقد استغرقت وقتا طويلا جدا فى المرحاض حتى فاتتنا جميعا الحافله |
Bunu tartışacak zamanım yok. Otobüsü kaçıracağım. | Open Subtitles | لا يوجد لدي الوقت لمناقشة هذا ، تأخرت على الحافله |
Sinirli, mantıksız, şiddet yanlısı Doug.... ...ve kendisi şu anda onu otobüsün altına ittiğimizi biliyor. | Open Subtitles | دوغ القاسي ، الغاضب ،الغير عقلاني؟ من يعرف الآن أنه نحن الذين تركناه تحت الحافله |
Telefon, buraya gelirken otobüste kaybettim. | Open Subtitles | وهاتفي اضعته في طريقي الي هنا في الحافله |
Hepiniz otobüsle yarışmaya giderken, Artie'nin babasıyla gitmesi konusunda içinizin çok rahat olması, beni hayal kırıklığına uğrattı. | Open Subtitles | اصبت بخيبه امل لاراداتكم باخذ الحافله الى ممنافسه المقاطعات وترك ارتي ياتي مع والده |
- Yolcuları otobüsten alalım. | Open Subtitles | مرحباً ماك لنقوم باخراج الركاب من الحافله |
Aksi halde, sen, yaban kedisi ve Otobüsteki her masum insan arkadaşının akıbetine uğrayacaksınız. | Open Subtitles | والا انت والقطه المتوحشه وكل شخص بريئ علي متن الحافله سوف تموتوا مثل صديقك |
Sadece o otobüsteydim! Bu kadar gürültü koparacağını bilemezdim. Buna bir son vermelisin! | Open Subtitles | لقد كنت فى هذه الحافله التى إنفجرت و لا يمكننى التفكير مع هذا الضجيج لا يمكننى... |