Yani, söylediğim şu: Öngörünüz, neokorteksin çıktısı; ve bir şekilde, öngörü, zeki davranışlara olanak sağlıyor. | TED | ما أقوله,هو أن التنبؤ الأبدي هو من المخرجات في قشرة الدماغ الحديثة و هذا التنبؤ يقود إلى سلوك ذكي. |
Dans çalıştım, çağdaş resim eğitimi diğer sanat formları, ve gösterileri seyrettim. | Open Subtitles | درست الرقص بالصورة الحديثة و شاهدت عروض مختلفة من اشكال الفنون |
ve burada modern uygarlığın gürültüsünden rahatsız olmadan, Akademi'nin karmaşasından uzakta araştırmama devam ettim. | Open Subtitles | هنا يمكنني إكمال بحثي من دون إزعاج الفضوليين و صرف الإنتباه في الحضارة الحديثة و عبء الأكاديمية |
Yüksek kazançlı modern tarım yöntemleri günümüzde çeltik alanlarının büyük kısmında yaygındır. | Open Subtitles | في الوقت الحاضر، تستخدم البسيلات الحديثة و تزرع في كافة أرجاء البلاد |
modern polisi eylem halinde görmeye ayıracak vaktin var mı? | Open Subtitles | هل لديك وقت حتى تشاهد أعمال الشرطة الحديثة و هي تعمل ؟ |
Yalnız en modern donanımın kullanıldığı DEF'in... son derece yetenekli ve tecrübeli... zanaatçı ve ustalardan oluşan personeli... eşsiz bir kaliteye sahip ürünler yaratmakta... ve bana mutlak bir güven ve gururla... rakiplerimin hiçbir alanda erişemeyeceği bir... komple sahra ve mutfak eşyaları portföyü sunma imkânı sağlamaktadır. | Open Subtitles | لقد تم في تجهيزه استخدام الوسائل الحديثة و مجموعه من الحرفيين و ذوي الخبره لينتجوا سلع فريده من نوعها و ذات كفاءه |
Alanında son derece tecrübeli zanaatkâr ve ustaların fabrikada mevcut olan en son teknolojiyi kullanarak ürettikleri ve saygıdeğer rakiplerimizin asla erişemeyecekleri bir kaliteye sahip olan bu geniş sahra gereçleri ve mutfak eşyaları yelpazesi bana tam bir güven ve gurur içinde tanıtım imkânı sunmaktadır. | Open Subtitles | لقد تم في تجهيزه استخدام الوسائل الحديثة و مجموعه من الحرفيين و ذوي الخبره لينتجوا سلع فريده من نوعها و ذات كفاءه |
Böylece artık toplumun oldukça yeni ve özellikle nefret edilen bir grubuna üye olmuştum. | Open Subtitles | لقد بدأتُ اصبح جزءاً من الجماعة الحديثة .و القسم الممقوت تحديداً من المجتمع |
Uygarlığın, demokrasinin, özgürlüğün geleceği ve hayatta kalması ona bağlı. | Open Subtitles | مستقبل و بقاء الحضارة الحديثة و الديمقراطية, الحرية كل ذلك يعتمد عليها |
Bu büyük modern şehir, gelenek ve göreneklere önem veren bir yere benzemiyormuş gibi görünebilir. | Open Subtitles | هذه المدينة الحديثة و النشطة يبدو مكانا غير محتمل للإعتقادات والعادات التقليدية. |
Modaya uygun giyiniyorsun ve seksi ağzına bile almıyorsun. | Open Subtitles | ترتدي ملابس من الموضة الحديثة و لا تريد أن تمارس حتى بعض الجنس |
Cook ve adamları için, harita ve sonar yardımı olmadan, bu ölümcül bir labirentten başka hiçbir şey ifade etmiyordu. | Open Subtitles | كوك ورجاله ، من دون الاستفادة من الخرائط الحديثة و السونار, انها تمثل متاهة مميتة. |
modern sürüngenler, kuşlar ve memelilerde döllenme bu şekilde gerçekleşir. | Open Subtitles | و هكذا تكاثرت الزواحف الحديثة و الطيور و الثدييات |
modern ulaşımdaki gelişmeler dünyanın her yerini erişilebilir kıldı. | Open Subtitles | ظهور وسائل النقل الحديثة و جعلت العالم في متناول كل شخص . |
Bu kapsamda olan sadece insanlar değil, ...aynı zamanda modern toplum ve teknolojik altyapımız evreni anlamada yeni bir yol buldu. | Open Subtitles | و ليس البشر فقط من ينسجم مع هذه البُنية بل أنَّ حتى أنظمتنا الاجتماعية الحديثة و أنظمتنا التكنولوجية هي نتيجة طبيعية لطريقة عمل الكون. |
"Sosyal sorumluluk", "modern anlatım" "Zamanın belgelenmesi"nden bahsettiler. | Open Subtitles | إنها تتحدث عن " الإلتزام الإجتماعي " , " القصة الحديثة " ... ... و " توثيق الأزمنة " 381 00: 41: |
Abur cuburların, telesekreterlerin ve tek gecelik ilişkilerin olduğu bu modern zamanda, insanlar daha da öfkeli oluyorlar. | Open Subtitles | في هذه الأيام الحديثة و المحمومة .... من الوجبات السريعة أجهزة تسجيل المكالمات و العلاقات القصيرة الناس أصبحوا أكثر غضباً |