kampüs polisinin atladığı bir şey var mı, bir bak. | Open Subtitles | أنظر لو كان بإمكانك إيجاد شيء فوّتته شرطة الحرم الجامعي. |
kampüs etrafında ucuz parfüm tutkusuyla gülünç bir fahişe gibi dolanıyorsun. | Open Subtitles | تتخبطين حول الحرم الجامعي مثل عاهرة سخيفة مع ولع للعطور الرخيصة |
Duymuştum. Kampüste bir adamı öldürmüşler, ya da öyle bir şey. | Open Subtitles | لقد سمعت عنه شخص ما قتل رجل في الحرم او ماشابه |
Kampüste çalışan, soruşturmaya dahil olma sebebi ve imkanı olan birini arıyorduk. | Open Subtitles | كنا نبحث عن شخص كان جزءا من الحرم وكان لديه الفرصة والدافع |
Ben sadece kampüsteki tek yasal eş olmak istemiyorum. kampüsü unut. | Open Subtitles | انا لا اريد ان اكون الزوجة الوحيدة القانونية فى الحرم الجامعى دعك من الحرم الجامعى |
Evimizi ve onurunu, ve kampüsteki en iyi ev partisi pozisyonunu kurtardınız. | Open Subtitles | لقد أنقدتما منزلنا وشرفنا ومركزه كأفضل منزل مقيم للحفلات في الحرم الجامعي. |
Ve bugün burada gördüğünüz yusufçuklar hemen dışarıda, Kampüsün içinde, bu jenerasyonun gençliği. | TED | واليعاسيب التي ترونها اليوم في الخارج، في الحرم الجامعي، هي نسل هذا الجيل. |
Aralarındaki hareketsiz hat, yastık yastığa savaşın kampüs çapında bir iğne ipliği inceliğindedir. | Open Subtitles | الخط الفاصل بينهما هو شريط حدودي بطول الحرم تدور فيه معارك مباشرة بالوسادات |
Ve kampüs güvenliğinin bilgisine, öğretim programının hiçbir yerinde hiçbirimiz | Open Subtitles | وتنبيه لأمن الحرم الجامعي. لم يلتحق أي منا بالمنهج الدراسي |
Vize sınavında çıkmış eve dönüyorum. kampüs'te ayaklanma var. | TED | أثناء عودتي إلى المنزل بعد اختبار، كانت هناك مظاهرة عنيفة في الحرم الجامعي. |
Bu, hafta boyu Kampüste gördüğüm gizlice gözlem yapanları açıklar. | Open Subtitles | هذا يفسر ملاحظتي لأناس يراقبوس الحرم بشكل سري هذا الأسبوع |
Sonra biri arabasının Kampüste olduğunu fark etmiş. Kayıp olduğunu o zaman anlamışlar. | Open Subtitles | ثمّ لاحظ شخصٌ أنّ سيّارتها كانت في الحرم الجامعي، وأدركوا أنّها كانت مفقودة. |
Sonra biri arabasinin Kampüste oldugunu fark etmis. Kayip oldugunu o zaman anlamislar. | Open Subtitles | ثمّ لاحظ شخصٌ أنّ سيّارتها كانت في الحرم الجامعي، وأدركوا أنّها كانت مفقودة. |
Orası dönüştürülmüş bir üniversite kampüsü artık tamamen profili yüksek politik mahkumlar için kullanılıyor. | Open Subtitles | لقد حول الحرم الجامعى والان يستخدم كسجن للسجناء السياسيون. |
kampüsü tam anlamıyla korku sardı. | Open Subtitles | من التالى؟ أنت يمكن أن تخاف حقاً على هذا الحرم الجامعى. |
Yani demem o ki, senin kampüsteki davranışların uygunsuz, profesyonellik dışı... | Open Subtitles | انا أقول أن سلوكك في هذا الحرم الجامعي لما يكن مناسب |
Öğrenciler, kampüsteki cinsel istismara karşı toplandı. | TED | احتشد الطلاب ضد الاعتداء الجنسي في الحرم الجامعي. |
Cebinde bir not vardı, ve o Kampüsün diğer tarafındaydı. | Open Subtitles | أي مُلاحظة كَانتْ في جيبِها، وهو كَانَ عبر الحرم الجامعي. |
Bu yıl boğayı taşaklarından yakalayacağız... ve o kdeğersizleri Kampüsten atacağız. | Open Subtitles | هذه السَنَةِ سَنَمْسكُ الثورَ بالكراتِ ونرْفسُ أولئك الفاسقون منْ الحرم الجامعي! |
Bu kampüse ayak bastığınızdan beri birkaç talihsiz olay oldu. | Open Subtitles | منذ أن وصلتم فى هذا الحرم الجامعي هناك عدة حوادث |
Mıknatıslar, Harvard öğrencisine kampüsünde kot giyebilme imkânı verdi, çünkü tek başına giyebiliyordu. | TED | المغناطيس الذي مكن طالب هارفارد المستجد من إرتداء الجينز في الحرم الجامعي، لأنه استطاع ارتداء ملابسه بنفسه. |
Evet efendim var. Bu özel grubun Kampus içinde çalışmasına çok uzun bir süredir izin veriliyor. | Open Subtitles | نعم سيدي، هذه المجموعة بالذات سمح لها إدارة الحرم الجامعي لمدّة طويلة جدا |
Çabuk ol. Röportaj yarım saat sonra, Kampusun diğer ucunda. | Open Subtitles | لكن أسرعى المقابلة بعد نصف ساعة فى الجانب الأخر من الحرم الجامعى |
Tatil döneminde Kampüste bir sürü güvenlik görevlisi oluyor. | Open Subtitles | هناك طن من حراس الأمن في الحرم الجامعي خلال الشوط الاول. |
Bu sorunun erken uyarıcısı (maden kanaryası) kolej kampüsleri. | TED | بهذا الشأن يدق ناقوس الخطر الحرم الجامعي. |
kampusta takıImak istediğim bir büyücü grubu var. | Open Subtitles | هناك مجموعة تهتم بالسحر فى الحرم الجامعى أريد أن أتفقدها |
Biz bu yerleşkede en iyi ev olma potansiyeline sahibiz. | Open Subtitles | تعرف، عندنا الإمكانية لكي يكون أفضل بيت على هذا الحرم الجامعي. |