Öylece gitmeme izin verdi. İyi niyet göstergesi olduğunu söyledi,başka bir sebebi yok. | Open Subtitles | لقد تركنى أذهب وقال أننى دليل على نيته الحسنة ولم يقل شيئاً آخر |
Yine de, iyi niyet istenmeyen sonuçlar doğurabilir ve bu hikâyelerin göründükleri kadar büyülü olmadıklarını söylemek istiyorum. | TED | مع ذلك، يمكنُ أن يكون للنوايا الحسنة عواقب غير مقصودة، ولذلك، أرغبُ في أن أشير إلى تلك القصص التي ليست سحرية كما تبدو، |
Balonunu patlattığım için üzgünüm, ama bencilce olmayan iyilik yoktur. | Open Subtitles | آسف لتفجير الفقاعة فيبز لكن الاعمال الحسنة غير الانانية لا توجد |
Sağlım hizmeti çalışanları için iyilik elçiliği yapmak benim görevim. | Open Subtitles | أنا فقط سفير للنوايا الحسنة لمقدمي خدمات الرعاية الصحية ، حسناً؟ |
Arabayla Goodwill'e gittik ve süveteri attık. biraz merasimle, niyetim bir daha süveteri ne düşünmek ne de bir daha onu görmek zorunda olmaktı. | TED | قدنا السيارة إلى مؤسسة النوايا الحسنة ورمينا المعطف بعيداً بطريقة إحتفالية، فكرتي كانت أنني لن أحتاج للتفكير مجدداً بالمعطف أو أن أراه مجدداً البتة. |
Doğalarında var, DNAlarında bu kodlu. işleri bu -- iyi, iyi niyetli şirketler bile böyleler. | TED | انه في طبيعتها , إنه في حمضها النووي , هذا ما يفعلونه حتى الجيدة , الشركات ذات النوايا الحسنة. |
Her mahallaye eşit davranmak gibi iyi bir niyetleri olsa da insanlar bu sürece dâhil hissetmediler veya bu binalara karşı bir sahiplik hissetmediler. | TED | بالرّغم من نيتهم الحسنة في معاملة جميع الجيران بتساوٍ، لم تشعر المجتمعات أنها معنيّة أو لم تشعر بامتلاك هذه الأبنية. |
En iyi şey hapishanede olmanın tek iyi yanı rahatlık. | Open Subtitles | ،أفضل شيء الحسنة الوحيدة لكونك بالسجن هي الراحة النفسيّة |
İyi niyet ve geleneksel formüller, vicdanımızı sık sık yatıştırsa da yeterli değildir. | TED | فالنوايا الحسنة والصيغ التقليدية التي غالباً ما تستخدم لإرضاء ضميرنا غير كافية. |
İnançtaki Renk, tam anlamıyla sarıyla iyi niyet gösterenlere vurgu yapıyor. | TED | يمثل لون الإيمان حرفيًا تسليطًا للضوء على أصحاب النوايا الحسنة باللون الأصفر. |
Şu şekilde söylüyor: Sürdürülen iyi niyet ile arkadaşlık yaratılır. | TED | ويقول ما يلي: تحدثُ النوايا الحسنة المتواصلة الصداقة. |
İyi niyet, arkadaşlık, güven, empati, merhamet ve huzur ile başlıyor. | TED | تبدأ بالنية الحسنة والصداقة والثقة، والتعاطف والرحمة والسلام. |
Bu son hareketim ona yaptığım tek iyilik oldu. | Open Subtitles | تلك الفعلة الأخيرة... كانت الحسنة الوحيدة التي قدمتها لها. |
Sadece sürüden bir iyilik karşılığında. | Open Subtitles | فقط بعض النوايا الحسنة من المجموعة |
İçinde çok fazla iyilik var. | Open Subtitles | فأنت تحمل الكثير من الخصال الحسنة |
En iyisi eve gitmeyi bekleyip "Mr. Whosits on the Goodwill Hour"i izleyeyim. | Open Subtitles | لربما أنا أفضل أنتظر حتى أصل إلى البيت وآخذه فوق مع السيد في ساعة النية الحسنة. |
Goodwill'e oldukça pahalı bağışlar. | Open Subtitles | تبرعات غالية الثمن إلى جمعية النوايا الحسنة. |
Gerçekte, sadece iyi niyetli olarak sürece müdahale ediyordum. | TED | كنت في الواقع أتدخل في العملية بالكثير من النوايا الحسنة. |
Hayatımda iyi bir şey yapmak istiyorum. | Open Subtitles | لربما قمت ببعض الأعمال الحسنة فى مولدى الأخير |
Tek iyi yanı günlük kardiyomu yapmış olmam. | Open Subtitles | "الحسنة الوحيدة هي أنّني أدّيتُ تمارين القلب اللازمة لليوم" |
Not: İyi niyetinin karşılığı olarak, gardıropta bir çanta eşya var. İstediğini al. | Open Subtitles | ملحوظة ، حقيبة الأشياء في غرفة النوم للنية الحسنة ، خذ ما تريد. |