Dikkat kazanmak için yapılan dibe doğru bir yarış ve çok yoğun ilerliyor. | TED | هذا سباق قديم نحو الحضيض عندما تضطر إلى الحصول على الانتباه، ويتسم بالتوتر الشديد. |
Bazen, birini yeterince seviyorsan dibe batmasına izin vermen gerekir. | Open Subtitles | أحياناً ، عندما تحب شخصاً فعلاً عليك أن تدعهم يصلوا إلى الحضيض |
Seni tekrar dibe indirecekler. Taş ocakları görebileceğin en iyi yer. | Open Subtitles | سوف يقودونك أى الحضيض مرة أخرى محجر الجرانيت هو كل مايمكنك توقعه |
İnsanların çoğu sefalet içinde doğar, ve o yüzden sefalet içinde yaşarlar. | Open Subtitles | يولد معظم الرجال فى الحضيض وهم فى المنزل هناك |
O şekilde birden uyanmak, dünyanın ve her şeyin alt üst olması. | Open Subtitles | الأستيقاظ بالطريقة التي قمتِ بها العالم ذهب إلى الحضيض مع كل شيء |
Adı sanı olmayan bir adamla evlenirsen hem aleme rezil olursun hem de itibarını yerlerde süründürmesine ve aile adını lekelemesine izin verirsin. | Open Subtitles | ستعرضين مكانتك الإجتماعية للعار والخطر من أجل رجلاً بلا إسم والذي بدوره سيلطخ إسمك ويسحب سمعتك إلى الحضيض |
Biliyormusun,baban öldüğünden beri, programın kalitesi yerle bir oldu. | Open Subtitles | انت تعلم, منذ أن توفى والدك أنخفض شعبية البرنامج إلى الحضيض |
Biz de onu bu bataktan sürükleyerek çıkartmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | لذلك كان علينا إخراجه من الحضيض. |
Beni bataklıktan çekip aldın ve bana bir yaşam verdin. | Open Subtitles | لقد أخرجتني من الحضيض و أعطيتني حياة |
Anlatayım. Bir ay kadar önce bir gün, tam anlamıyla dibe vurmuştum. | Open Subtitles | حسناً، أنا سأخبركِ ، في يوم قبل حوالي شهر ، أنا حقاً بلغت الحضيض |
Ama o gece gerçekten dibe vurdum. | Open Subtitles | و لكن في تلك الليلة لقد تحطمت معنوياتي إلى الحضيض |
Sürünerek çıkmadan önce dibe sertçe vurman gerekir. | Open Subtitles | تعلمون، عليكَ أن تصلَ إلى الحضيض قبلَ أن تخرُج |
Sonra görüşürüz. Demek dibe vurana kadar yanında olacaksın? | Open Subtitles | إذاً هل أنت متأكدٌ من أنك ستساعده عندما يصل إلى الحضيض |
İkimiz birden hata yapmaya başlarsak eğer dibe vurmamız çok uzak değil. | Open Subtitles | إذا بدأنا أنا وأنت في الانزلاق سنعود إلى الحضيض مجدداً |
Daha önce düştüm ben. En tepeden, en dibe kadar, bir anda. | Open Subtitles | لقد سقطت من مكان مرتفع إلى الحضيض في لحظة |
Bazen gerçek bir değişim için dibe vurmak gerekir. | Open Subtitles | أحياناً يتطلب الأمر الوصول إلي الحضيض ليجبرنا علي التغيير |
sefalet içindeydim, yerimden doğruldum tesadüfen bir kiliseye gitmiş ve yeniden doğmuştum. | Open Subtitles | كنت مستلقي في الحضيض و نهضت تعثرت في الكنيسة و لقد ولدت من جديد |
Şey, teselli olacaksa benim de sefalet içinde yaşamamı kimse umursamıyor. | Open Subtitles | حسنا، إن كان في الأمر عزاء، لا أحد يبدو متأثرًا بوجودي في الحضيض أيضا. |
-Bu adam en alt basamakta. | Open Subtitles | يصبح الرجال مختلفين عندما يكونون في الحضيض |
Piyasalar serbest düşüşte. Tüketicinin güveni yerlerde. | Open Subtitles | الأسواق قي حالة انهيار، ثقة المستهلك في الحضيض طوال الوقت |
Ekonominizi biz yerle bir etmedik. | Open Subtitles | لسنا نحن من أوصلَ اقتصادك إلى الحضيض |
Onu bataktan kurtardım. | Open Subtitles | أنا أنقذتها من الحضيض |
Yapıyorsun! Seni bataklıktan kurtardım. | Open Subtitles | ستفعلينها انا انقذك من الحضيض |
Eminim hepimiz bu diplomatik değişimin en dip nokta olduğu konusunda hemfikiriz. | Open Subtitles | أنا واثق من أن جميعنا يتفق أن هذه المبادلة اللبقة هي قعر الحضيض |
Bizi mahvederseniz siz de mahvolursunuz. Aynen öyle, köftehor. | Open Subtitles | إذا ذهبنا في الحضيض فستذهبون معنا |