Bunu kabul ediyorum ama bu kaderdi hatta belki de Şans, hapse girmeme sebep olan... | Open Subtitles | أتقبل ذلك، ولكنه كان القدر وربما حتى الحظ هو ما أرسلني للسجن، بقدر ما فعل حادث السيارة |
Bunu kabul ediyorum ama bu kaderdi hatta belki de Şans, hapse girmeme sebep olan... | Open Subtitles | أتقبل ذلك، ولكنه كان القدر وربما حتى الحظ هو ما أرسلني للسجن، بقدر ما فعل حادث السيارة |
Benimle tanışmış olman senin için büyük Şans. Yoksa şimdiye ölmüş olurdun. | Open Subtitles | الحظ هو من وضعك بطريقي وإلا لكانوا قتلوك |
Şans, hazırlığın fırsatla buluştuğu andır. | Open Subtitles | الحظ هو عندما يتلاقى الأعداد والفرصة عليك الأعداد للحياة التي تريد |
Şans, kaybedenlerin başarısızlıklarına taktıkları isimdir. | Open Subtitles | الحظ هو العذر الذي يتخذه الفاشلون لفشلهم |
Şans diğer insanlardan aldığın şeylerdir. | Open Subtitles | الحظ هو شيء تحصلينَ عليه من عند الآخرين. |
Şans, hazırlığın fırsatla buluştuğu andır derler. | Open Subtitles | أتعلمون يا أصحاب البعض يقولون بأن الحظ هو الترتيب لمقابلة الفرصة. |
Derinlerde bir yerde iradesiz, cahil, umutsuz kişiliklerinin üstesinden gelebilecekleri tek çıkış yolunun Şans olduğunu kim bilebilir? | Open Subtitles | الذين يعلمون في داخلهم أن الحظ هو الوسيلة الوحيدة التي سيتجاوزون بها شخصياتهم ، الضعيفة ،الجاهلة و الميؤوس منها |
Size Şans dilemek isterdim ama ihtiyacınız olan şey Şans değil. | Open Subtitles | أتمنى لكم الحظ ، لكن ليس الحظ هو ما تحتاجونه |
Bilgi, içgüdü, bağlılık, hayal gücü ve öngörünün bilinmeyen bir karışımıdır Şans. | Open Subtitles | الحظ هو المجهول الممزوج بالمعرفة، الغريزة، الإلتزام، الخيال والبصيرة. |
Gemi sigorta işinde Şans, fayda tanrıçasıdır. | Open Subtitles | في أعمال تأمين السفن فإن الحظ هو آلهة الربح |
İnsanları bir sinemada, bir alışveriş merkezinde ya da bir okulda güvende tutan şey, Şans olmamalı. | Open Subtitles | لا ينبغي أن يكون الحظ هو ما يبقي الناس آمنين في سينما أو مركز تجاري أو مدرسة |
Şans birçok değişik şekilde karşına çıkabilir. | Open Subtitles | الحظ هو شئ يأتى فى أشكال عديده |
Persliler'in diğer yolu bilmemesinin Şans olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | -تقصد ان الحظ هو ما جعل الفرس لا يعلمون الطريق الاخر |
Büyük babam hep şöyle söylerdi, ""Şans senin fırsatlarla karşılaşmanı sağlar." | Open Subtitles | حيث الرصاص يدخل ويخرج، أو أنت محظوظ هذا. حسناً،جدى قال، " الحظ هو تحضير يتوافق مع فرصةً. " |
Şans, hazırlığın fırsatla buluştuğu andır. | Open Subtitles | الحظ هو عشا يتلاقى الأعداد والفرصة |
Bence Şans bluetooth'suz ezikler içindir. Buna daha fazla katlanmayacağız. | Open Subtitles | أنا أقول الحظ هو للحمقى بدون البلوتوث. نحن لن نتحمل بعد الآن , يا أصحاب! |
Ne derler bilirsin, Şans, hazır olanın karşısına fırsatın çıkmasıdır. | Open Subtitles | حسناً، تعرف ما يقولون... الحظ هو عندما يكون الشخص على إستعداد لأجل الفرصة |
Ama Şans tuhaf bir şeydir. | Open Subtitles | كما نعرفه اليوم يعد كبيرا "الحظ هو شيئ مضحك " |
Belki de Şans ihtiyacın olduğunda yanında birisinin olmasıdır... | Open Subtitles | {\1cH257A77\3cH000000\4cH03032E} ربما الحظ هو ان تجد شخص عندما تحتاجه.. |