| Ben, mezuniyet balosuna kendi kız kardeşini götürmek zorunda kalan şişko oğlandım. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ الولدَ السمينَ الذي كان لا بُدَّ أنْ يَأْخذَ أخته الخاصة إلى الحفلة الراقصةِ. |
| Okulun en tatlı çocuğu, beni mezuniyet balosuna davet etti. | Open Subtitles | الرجل اللطيف سَألَني إلى الحفلة الراقصةِ الكبيرةِ |
| Dolayısıyla balonun başarılı olması veya olmaması eğlence komitesinin üyeleri olan sizlere bağlıdır. | Open Subtitles | لذا، النجاح أَو فشل الحفلة الراقصةِ يَستندُ إلى أكتافِكَ كأعضاء لجنةِ الضيافة. |
| Dolayısıyla balonun başarılı olması veya olmaması eğlence komitesinin üyeleri olan sizlere bağlıdır. | Open Subtitles | لذا، النجاح أَو فشل الحفلة الراقصةِ يَستندُ إلى أكتافِكَ كأعضاء لجنةِ الضيافة. |