Gerçek şu ki, hayatımı ahlaksız insanların arasında geçirdim. | Open Subtitles | الحقيقة أنني بددت حياتي محاطاً بأناس فاسقين. |
Peki, Gerçek şu ki seni tanımıyorum. Sen de beni tanımıyorsun. | Open Subtitles | الحقيقة أنني لا أعرفك , وأنت لا تعرفينني |
Gerçek şu ki, bir çok arkadaşımı sevgilileriyle gördüm. | Open Subtitles | الحقيقة أنني رأيت الكثير من أصدقائي مع محبوباتهم |
Bakın, işin aslı, yakında işsiz kalacağım, yani... eğer bir sürücü arıyorsanız, haberim olsun. | Open Subtitles | الحقيقة أنني سأخسر وظيفتي قريباً لذا أعلمني إن كنت تبحث عن سائق |
Aslına bakarsan, biraz para ödünç alabilirmiyim diye soracaktım. | Open Subtitles | في الحقيقة أنني كنت سأطلب منك أن تقرضني بعض المال |
Gerçek şu ki: Dostlarımı korumak için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | الحقيقة أنني قد أفعل أي شئ لحماية أصدقائي |
Gerçek şu ki, rutin işim olmadan kendimi kaybederim. | Open Subtitles | في الحقيقة أنني سأضيع بدون روتيني الصباحي. |
Gerçek şu ki artık o kadar çok param var ki,kıçımın üstüne oturup istersem hayatımının sonuna kadar Top Modellerle sevişebilirim. | Open Subtitles | الحقيقة أنني اصبحت ثرياً لدرجة يمكنني الخمول ومضاجعة العارضات للأبد إذا شئت |
Gerçek şu ki, iyi bir asker ve dost olmaktan başka bir şey yapmadım. | Open Subtitles | الحقيقة أنني كُنْتُ لا شيءُ سوى جندي جيد إليك و صديق داعر جيد. |
Yani, Gerçek şu ki ben hayalete dikkatli bakamadım | Open Subtitles | أعني , في الحقيقة أنني لم أنظر للشبح جيداً |
Gerçek şu ki senin ilk göz kırpma testinde en yükseği tutturduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | الحقيقة أنني منذ أول طرفة عين عرفت أنك ذو مستوى رفيع |
Gerçek şu ki şu an çok kötü durumdayım konuşabileceğim bir arkadaş çok iyi olurdu. | Open Subtitles | الحقيقة أنني أمر بوقت عصيب حالياً، وأحببت لو كان لي صديق أتحدّث إليه، |
Gerçek şu ki, buna babandan daha çok ihtiyacım var. | Open Subtitles | الحقيقة أنني أحتاج لهذا أكثر من حاجتي لوالدك |
- Gerçek şu ki sizi koruması için Boyd'a güvenebilir misiniz bilmiyorum ama her ne kadar o beni öldürmeye çalışmış ve ben de onu vurup hapse atmış olsam da ve yollarımız tekrar aynı şartlarda kesişse, hiç şaşırmam ama iki defa beni korumuştur. | Open Subtitles | الحقيقة أنني لا أعرف إن كان بإمكانك الثقه به لكن بما أنه حاول قتلي وصوبت عليه وحبسته فلن أكون متفاجئاَ |
Bak, Gerçek şu ki gittikten sonra satmayı düşündüm ama satamam. | Open Subtitles | الحقيقة أنني فكرت ببيعة مباشرة بعد مغادرته 562 00: 22: |
Gerçek şu ki, artık hiç zamanda yolculuk yapmıyorum. | Open Subtitles | الحقيقة أنني لم أعد أعود بالزمن أبداً ولا ليوم واحد |
Gerçek şu ki, öğretmenlerle ilgili bir senaryo yazacaktım ve bunun araştırmasını yapıyorum. | Open Subtitles | الحقيقة أنني سأقوم بكتابة فيلم حول أستاذ وما أقوم به الآن هو مجرد بحث |
Ve işin aslı, temizlikle ilgili ciddi bir sorunum var. | Open Subtitles | في الحقيقة أنني أعاني من مشكلة حقيقية متعلقة بالنظافة |
Ama işin aslı, bu sebepler umrumda değildi. | Open Subtitles | لكن الحقيقة, أنني لم أهتم حول أي شيء من تلك الأسباب |
İşin aslı, saat üçte eve gerçekten yalnız gittim. | Open Subtitles | الحقيقة أنني عدت للمنزل في الثالثة صباحًا بالفعل |
Aslına bakarsan trafikte kırmızıda geçmeye kalktım. | Open Subtitles | الحقيقة أنني كنت أعبر الحدود الكازاخستانية أروج بعض الأعشاب |
Onlara unuttum dedim ama işin doğrusu protestolarını protesto ediyorum. | Open Subtitles | أخبرتهن بأنني نسيت ، لكن الحقيقة أنني معترضة على احتجاجهم |