Ve acı gerçek şu ki, ülkenin birçok bölgesinde, kadınlar ve erkekler sırf zenci oldukları için oy kullanmaktan alıkoyuluyorlar. | Open Subtitles | ومع ذلك، الحقيقة القاسية في أماكن كثيرة في هذه البلد، رجال ونساء يحرمون من التصويت، هذا لأنهم بكل بساطة زنوج ... |
acı gerçek. Hayat filmdekilere benzemez. | Open Subtitles | الحقيقة القاسية أن الحياة ليست فيلم |
Çünkü rüyanızda acı gerçek var. | Open Subtitles | لأنه هو الحقيقة القاسية في حلمك. |
Ama ikimiz de acı gerçeği biliyoruz. | Open Subtitles | لكن أنا و أنت نعرف الحقيقة القاسية |
Bana acı gerçekleri söyleyecek birisi lazım beni öldürecek bile olsa. | Open Subtitles | لا، أنا بحاجة لشخص يقوم بإعطائي الحقيقة القاسية حتى لو كانت ستقتلني |
Söylemesi en zor olandan başla. | Open Subtitles | أقول الحقيقة القاسية أولاً. |
Fakat onun en nahoş gerçekliği, okyanusun bir engel olması sizi sevdiklerinizden ayıran. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة القاسية... هي أنّ البحر حاجز يفصلك عمّن تحب |
Ama acı gerçek şu ki Felicity seninle kendi seçimlerin yüzünden ayrıldı. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة القاسية هو أن Felicity-- انها فضت معك بسبب اختياراتك، |
Marge, ben buna "acı gerçek zamanı" diyorum. | Open Subtitles | (مارج)، هذا ما اسميه: "وقت الحقيقة القاسية" |
acı gerçeği kaldıramıyorsan özür dilerim! | Open Subtitles | آسف إن كنت لا تستطيع تحمل الحقيقة القاسية! |
Sana acı gerçeği söyleyeyim. | Open Subtitles | إليك الحقيقة القاسية |
- Söylemesi en zor olandan başla. | Open Subtitles | -قل الحقيقة القاسية أولاً . |