"الحقيقة ليس" - Traduction Arabe en Turc

    • değil
        
    • pek
        
    • gerçek
        
    Matematik o kadar ileri seviye bir şey değil. Ve gerçekten bir sudoku bulmacası çözmekten başka bir şey değil. TED المسائل الحسابية ليست معقدة جدًا، في الحقيقة ليس سوى شئ يشبه حل لعبة سودوكو.
    Aslında tam olarak teklif etmedi, yani bütün kelimeleri kullanarak değil. Open Subtitles حسناً ، إنه فعلاً لم يسألني في الحقيقة ليس في العديد من الكلمات
    Şey, aslında, ben değil, buradaki genç dostum Jonathan. Open Subtitles في الحقيقة ليس انا بل لصديقي الصغير جوناثان
    Bundan pek de büyük değil, aslında. Hiç arkadaş canlısı da değil. Open Subtitles انه ليس اكبر من هذا في الحقيقة ليس لطيفا
    Eşcinsel olmak o ortamda sana pek yardımcı olmuyordur. Open Subtitles حسنا ، أن يكون شاذ هو في الحقيقة ليس مساعد للبيئه
    Bize aşağıda bir iyilik yaptın, teşekkür ederiz ama gerçek şu ki neden söz ettiğini bilmiyorum. Open Subtitles لقد اسديت لنا خدمة في الطابق الأسفل ونحن نقدر ذلك،ولكن الحقيقة ليس لدي ادنى فكرة عن ما تتحدث عنه
    uyanin, çocuklar - - gerçek su ki, hiçbiriniz o koca "A" yi beceremedi Open Subtitles استيقظوا يا صغار الحقيقة ليس ماقد فعلتوه
    Tanrı'nın huzurunda, gerçeği... korku ve nefretin ön yargılara dönüştüğü... beyinlerimizle değil... ama kalplerimizle... aramak gibi bir yükümlülüğümüz var. Open Subtitles لدينا واجب يفرضه الله للبحث عن الحقيقة ليس بعيوننا أو بعقولنا حيث يقوم الخوف والكراهية بتحويل المساواة لتحيز
    Benim üzerime vazife değil ama yerinde olsam o pisliği terk ederdim. Open Subtitles في الحقيقة ليس من شأني ولكن أقترح أن تهجري الوغد.
    Doğruyu söylemek suç değil. En azından bu evde. Open Subtitles قول الحقيقة ليس بجريمة, ليس في هذا المنزل
    Kötü bir anlaşma değil. Open Subtitles انه في الحقيقة ليس اتفاقاً سيئاً، أتعلم هذا؟
    Aslında şu an durum hiç uygun değil personelden hiç kimse yok. Open Subtitles انه في الحقيقة ليس مريحا جدا هناك فوضى ناجمة عن عدد غير محدود من الأغراض
    - Oldukça zekice. - Görünüşe göre yeterince değil. Open Subtitles ــ قليل من الذكاء ــ في الحقيقة ليس ذكاءً كافيا
    Ama o kadar komik değil. Bir şeylere çarpabilir. Open Subtitles في الحقيقة ليس مضحكاً لأنه من الممكن أن يتصادم مع أعضاء أخرى
    Hayır aslında değil, Hayaletler enerjilerini yaşayanlardan alırlar Open Subtitles .لا ، في الحقيقة ليس كذلك الأشباح تحصل على احتياجاتها من الأحياء
    Çocuk bakımıyla ilgili tecrübem olmaması Yukarı Doğu Yakası'nın anneleri için pek de sorun değildi. Open Subtitles الحقيقة ليس لدي أدنى خبرة في مجال رعاية الطفولة أسرعت إلى رئيسة الأسرة بالجانب الشمالي الشرقي
    Aslında şu an pek vaktim yok. Üzgünüm. Hemen mahkemeye yetişmeliyim. Open Subtitles في الحقيقة ليس لدي وقت الآن آسف ، يجب أن أذهب للمحكمة بوقت سريع
    Çünkü onlar gerçek sonsuza kadar mutlu olacağımızdan değil. Open Subtitles لأنها الحقيقة ليس بسبب أننا سنعيش بسعادة الى الابد
    gerçek hayatlarımızdan bu şekilde hiç bahsetmeyiz. Open Subtitles نحن لا نتحدث أبداً عن حياتنا الحقيقة .. ليس هكذا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus