Kardeşinin yanına gidip ondan gerçeği öğrenmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تعودي لأخيكِ و تنتزعي الحقيقة منه |
Yani, ne söylersem söyleyeyim ondan gerçeği öğrenmiş olacaksın, tamam mı? | Open Subtitles | إذن أيّ شيء أقوله، فستسخلّص الحقيقة منه ، أليس كذلك؟ |
Tahmin ediyorum ki, ondan gerçeği hızlı bir şekilde alabilirdin senin gibi bir kadın için çocuk oyuncağı, ama onun yerine bir adamı öldürmen gerekti. | Open Subtitles | كان بوسعكِ استخلاص الحقيقة منه بكل سهولة , كما أتصوّر يسهل التأثير عليه من قِبل امرأة مثلكِ لكن بدلاً من ذلك ... كان عليكِ قتل الرجل |
Ben doğruyu söyletirim ona. Bak, Ajan Cho, buraya nezaket icabı geldim. | Open Subtitles | سأستخرج الحقيقة منه - اسمع أيها العميل (تشو) لقد أتيتُ إلى هنا بدافع المجاملة - |
Bir şekilde söyletirim. | Open Subtitles | سوف ، سوف أستخرج الحقيقة منه. |
Sadece ondan gerçeği öğrenmemiz gerek. | Open Subtitles | علينا فقط إخراج الحقيقة منه |