Onu öldürmenin çözüm olmadığını söylemiştin. Onu taşa çevirmenin ne farkı var? | Open Subtitles | و قلتِ أنّ قتلها ليس الحلّ فكيف يختلف الأمر بتحويلها إلى حجر؟ |
Dünya gıda sorununa küçük çaplı ... ... düşünerek bir çözüm düşünemiyorum. | TED | نحن لا نستطيع الإكتفاء بمجرد التفكير أنّ النّطاق الأصغر هو الحلّ لمشكلة الغذاء العالمية. |
Son yaptıklarınıza bakılırsa, amcanızın çözüm önerilerini dinlemenizin dışında, . beni ortada bıraktığınızı düşünüyorum. | Open Subtitles | بالنظر للتصرفات التى قُمت بها مؤخرا لا يسعنى إلُا أن أمتثل إلى الحلّ الذى إقترحه عمك |
Sanırım bunun tek çözümü, birbirimizi dinlemek için daha çok zaman ayırmak. | Open Subtitles | أعتقد الحلّ الوحيد لذلك هو أن نقضي وقتاً طويل للإستماع لبعضهم البعض. |
Üçüncü Dalga sadece bir amaç değil, çözümün ta kendisi. | Open Subtitles | "الموجه الثالثة" ليست مفهوم مُجرّد من المُفردات. إنه الحلّ المُنقذ. |
Doktorların el yazısı problemine bir Cevap gibi göründü ve tedavilere çok daha iyi bilgi sunma avantajı vardı. | TED | بدت وكأنها الحلّ الأمثل لمشكلة خط يد الأطباء، وكانت لديها ميزة توفير بياناتٍ أفضل بكثير من أجل العلاج. |
Sonunda kalmak için bana yalvaracaksın çünkü burası kendine sorduğun o sorunun cevabı. | Open Subtitles | في النّهاية، ستتوسّلني لأبقى لأنّ هذا المكان هو الحلّ لذلك السؤال الذي تطرحه على نفسك. |
Beni etkisiz hale getirmek tek çözüm. | Open Subtitles | تعطيل عملي هو الحلّ الوحيد القابل للتطبيق. |
Tek çözüm, kimsenin maskara olmadığı bir yere gitmek. | Open Subtitles | كنت أفكّر، أن الحلّ الوحيد هو الذهاب إلى حيثما لا أحد مثاراً للسخرية. |
Hayır, iksirler her şeye çözüm değildir | Open Subtitles | لا ، الجرعة السحرية ليست الحلّ لكلّ الامور |
Ama karar vermistim, hayatta kalirsam bir Siyonist olacaktim, çünkü anlamistim, sadece tek çözüm olabilirdi Yahudi halki için, oda bagimsiz bir ülke, diger tüm ülkeler gibi, hükümetiyle, tüm hak ve görevleriyle , ve Milletler Cemiyetinin üyesi bir ülke. | Open Subtitles | لكن بعد نجاتى قرّرت أنا أصبح صهيوني لأنني فهمت أن الحلّ الوحيد للشعب اليهودي |
Acı çektiğinizi biliyorum ama etrafa saldırmak çözüm değil. | Open Subtitles | أتفهم أنّكِ في معاناة، لكن لوم الآخرين ليس الحلّ بل العلاج |
Bence o zaman geldiğinde şiddetin çözüm olmadığını göreceksin. | Open Subtitles | أعتقد عندما يحين الوقت فسوف ترى أنّ العنف ليس هو الحلّ |
Tek çözüm bu. Buna son vermenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنّه الحلّ الوحيد، الوسيلة الوحيدة لإنهاء هذا الأمر |
Doğru, uzun sürebilir ama sonunda mutlaka bir çözüm üretiriz. | Open Subtitles | بصدق، محتمل أن يطول هذا الأمر، لكنّنا في النهايّة نجدّ الحلّ دائماً. |
Sanırım bunun tek çözümü, birbirimizi dinlemek için daha çok zaman ayırmak. | Open Subtitles | أعتقد الحلّ الوحيد لذلك هو أن نقضي وقتاً طويل للإستماع لبعضهم البعض. |
Büyük ihtimalle değil ama çözümü olabilir. Henüz testleri bitirmedim ama... | Open Subtitles | قد يكون مستبعدا جداً، لكنّه قد يكون الحلّ. |
çözümün bir parçası değilsen, problemin bir parçasısındır. | Open Subtitles | إذا لم تكن جزءًا من الحلّ فأنت جزء من المشكلة |
Eğer çözümün bir parçası değilsen sorunun parçasısın demektir. | Open Subtitles | إذا لم تكون جزء من الحلّ أنت جزء من المشكلة. |
Cevap bu solüsyonda: | Open Subtitles | ثمّ الذي سيمنعنا من إغماء أنفسنا؟ إنّ الحلّ في الحلّ. |
Sonunda kalmak için bana yalvaracaksın çünkü burası kendine sorduğun o sorunun cevabı. | Open Subtitles | في النّهاية، ستتوسّلني لأبقى لأنّ هذا المكان هو الحلّ لذلك السؤال الذي تطرحه على نفسك. |
İşte o an Cevabın başından beri orada olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | و حينها أدركت أنّ الحلّ كان موجوداً طيلة الوقت |
Yani? Cadı işi çözümümüz nedir? | Open Subtitles | -إذًا ما الحلّ الساحريّ البديل؟ |
Yani insanlığını geri açman konusuna katılıyorum ama bunu yapmanın yolunun sana acı çektirmek olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أوافقهماأنّكِبحاجةلإيقاظإنسايّتك... لكنّي لا أظنّ إنزال الألم بكِ هو الحلّ |