Bir zaman sonra ölümle yaşam arasındaki dengeyi sağlamak Eros'a kalsa bile.. | Open Subtitles | 27,115 لاستعادة التوازن ما بين الحياة والموت هذا يميل الى صالح الموت |
Biz şairlerin, ölümle yaşam arasındaki çizgiye ulaşmak için ilaçlara ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | نحن الشعراء لسنا بحاجة للمخدّرات لنبلغ الحدّ الفاصل بين الحياة والموت. |
O anda, Yaşamla ölüm arasındaki çizgi "saç teli kadar ince"ydi. | Open Subtitles | ،بذلك المكان, الحد بين الحياة والموت .كان دقيقاً كدقة شعرة مفردة |
Yaklaşık 17 yıl boyunca bu fuarın kapıları ve arşivi içerisinde kaldım, yalnızca o hikâyeden ötürü değil fakat fuar alanında oynanan gerçek ve ırksal bir ölüm kalım dramasından ötürü. | TED | منذ ما يقرب من 17 عاماً، لقد بقي داخل البوابات وأرشيف هذا المعرض، ليس فقط بسبب تلك القصة ولكن بسبب وجود حقيقي لدراما الحياة والموت العنصرية. التي عرضت على أرض المعارض. |
Bana Yaşamın ve ölümün değerini öğreteceğini söyledi, sanırım öğretti de. | Open Subtitles | هي كانت تظن ان ذلك سوف يعلمني قيمة الحياة والموت لذلك اعتقد انه قام بذلك |
Bu Yaşam ve ölümün mükemmel bir görsel imgesi değil mi? | Open Subtitles | أليست تلك صورة مرئية ومثالية عن الحياة والموت ؟ |
yaşam ve ölüm arasında, ikisini birbirine bağlayan ince bir çizgi dışında hiçbir ayrım yoktur. | TED | لا يوجد فصل بين الحياة والموت يوجد فقط خيط رفيع يربط بين الاثنين. |
O işaretler ölümle yaşam arasındaki fark. | Open Subtitles | لا تتركي أيّ شيء لا يوجد لهذا معنى عادة يوجد فرق بين الحياة والموت |
Bizim için zaman, ölümle yaşam arasındaki farktır. | Open Subtitles | بالنسبة لنا , فالوقت يفصل بين الحياة والموت |
Ne derlerse desinler ölümle yaşam arasındaki anlık zaman diliminde bu tetiği çeken sadece benim. | Open Subtitles | أيّاً كان ما يطلقون عليها. فإنّ الجزء من الثانية هناك, هو الفرق بين الحياة والموت ويُضغط على ذلك الزناد |
Yaşamla ölüm arasındaki bu küçük zaman diliminde kafasının içinde kimse yoktu. | Open Subtitles | هذه اللحظة القصيرة بين الحياة والموت لم يكن هناك أحد داخل جمجمته |
Fiziksel kondisyonda sınır... başarıyla başarısızlık, Yaşamla ölüm arası demek. | Open Subtitles | اللياقة البدنية قد تشكل فارق بين النجاح والفشل الحياة والموت |
Yaşamla ölüm arasında seçim yapmak için ilahî yetkim var. | Open Subtitles | حقي الإلهي في السيطرة على الحياة والموت. |
Yani, sabbath, bugün kuralları sadece, bir ölüm kalım meselesi söz konusuysa çiğneyebilirim. | Open Subtitles | والذي يسمح لي بخرقه فقط في حالات الحياة والموت |
Bugün kuralları sadece bir ölüm kalım meselesiyse çiğneyebilirim. | Open Subtitles | والذي يسمح لي بخرقه فقط في حالات الحياة والموت |
Görevde ölüm kalım meselesidir bu. | Open Subtitles | في الميدان ، يمكن أن تجعل الفارق بين الحياة والموت |
Bu dünyada, Yaşamın ve ölümün sınırları olarak bilinen şeyi aşan bir mahluk var. | Open Subtitles | يوجد على هذه الأرض مخلوق يتجاوز ما هو معروف عموماً بحدود الحياة والموت |
Yaşam ve ölümün olağan kuralları ona etki etmez. | Open Subtitles | قواعد الحياة والموت الطبيعية لا تنطبق على الأقل ليس بالنسبة له |
Onun 120 yıllık çok ilginç bir tarihi var kelimenin tam anlamıyla sahil boyunca yaşam ve ölüm yer alır. | TED | كان عمر السفينة 120 عامًا، تاريخ ممتع جدًا، في الواقع له دور في الحياة والموت على امتداد الساحل. |
Ölüm ve yaşam döngüsünden kaçarak aydınlığa ulaşma olasılığı insanları bütün canlıların yararına olacak eylemler yapmaya teşvik ediyor. | Open Subtitles | يمكن ان يهربون من دورة الحياة والموت ووعد التنوير يشجّع الناس لإداء النشاطات التي تفيد كلّ الكائنات. |
O banyodan Yaşam ve ölümle ilgili cevaplarla çıkmadı. | Open Subtitles | لم تخرج من ذلك الحمام بالأجوبة عن الحياة والموت |
Tekrar edeyim: doğru kaynaklara ve bilgiye ulaşmak hayat ve ölüm arasındaki fark olabilir. | TED | دعوني أُعيد هذا مرة أخرى: الوصول للمصادر والمعلومات الصحيحة يشكل الفرق بين الحياة والموت. |
Her konuda son söz onların olacak, yaşamda ve ölümde bile. | Open Subtitles | سيكون لديهم القول الفصل في جميع المسائل حتى في الحياة والموت |
Kim hayatın ve ölümün enerjisini kullanabiliyorsa o Tanrının kudretine sahiptir. | Open Subtitles | أي رجل الذي يتمتع قوة الحياة والموت هو الرجل الذي يحمل قوة الله. |