Tam on dakika kendine gelemedi. Annem desen sinir krizi geçirdi. Bütün ev karıştı! | Open Subtitles | لم يستطع التحدث لعشر دقائق.امي كانت مهتاجة، وكانت الحيرة تعم المنزل.. |
Üç gündür bu faturaların üzerinden geçiyorum kafam karıştı. | Open Subtitles | إنني أراجع هذه الفواتير منذ ثلاثة أيام وقد أصابتني الحيرة |
İlişkinin belirsizliğinin yanında, ayrılığın belirsizlik süresini de uzatan birtakım yöntemlerdir. | TED | إنها مجموعة من التكتيكات التي تُطيل أمد الشك بإقامة علاقة ولكن أيضاً الحيرة في الانفصال. |
Biliyorum hayatımızda bu aralar çok belirsizlik var, ama Caleb hapise girmeyecek dediğimde bana inanmanı istiyorum. | Open Subtitles | أعرف أنّ هناك الكثير من الحيرة في حياتنا الآن لكنّي أريد أن تصدقيني عندما أقول أن كاليب لن يسجن. |
Bak,bu uzun bir hikaye. Ama o öldükten sonra kafası karışmış ve mektubun Riley'den geldiğini sanıyor. | Open Subtitles | إنها قصة طويلة ولكن بعد موته ، أصابته الحيرة |
Aranıza yeni katılan arkadaşlar çok hızlı gelişen olaylar nedeniyle biraz şaşkınlık yaşamış olabilirler. | Open Subtitles | ربما بعض الفتيان الجدد يعانون من بعض الحيرة بسبب تسارع الأحداث عليهم منذ وصولهم الى هنا |
Burada çalışmamın nedeni konusunda kafam biraz karışık. | Open Subtitles | في الواقع لدي بعض الحيرة عن سبب عملي هنا |
Bu karışık ve belirsiz çağda insan kendine bazı sorular sormaya başlıyor. | Open Subtitles | في هذه السن من الحيرة والتشوش، يبدأ المرء في طرح عدة أسئلة على نفسه |
Andrew'un belirsizlikten nefret ettiğini söylediğini hatırlıyorum, fakat belki de belirsizlikle yaşayamayacak olan sendin. | Open Subtitles | أعلم بأنك تقولين بأن (آندرو) يكره الحيرة لكن ربما كنت أنت التي لا تستطعين العيش كذلك |
Kafamdaki karışıklığa yeni bir boyut eklediğin için sağol. | Open Subtitles | -نعم .. أشكرك على إثقالي بمزيد من الحيرة |
Bilmiyorum, bir gün otelimizin lobisinde dururken kafam karıştı. | Open Subtitles | لا أعلم أصابتني الحيرة الشديدة في يوم ما كنت جالساً في صالة الفندق لماذا؟ |
Yine kafam karıştı. Bak şimdi. | Open Subtitles | و توقع نفسي في الحيرة |
Bunu her şeyden çok istediğin zaman bile belirsizlik ve acı sarmalına dönüşür ve böylelikle kendi içinden bir parçayı gizlemek durumunda kalırsın. | Open Subtitles | حتى عندما تريده أكثر من أي شيء إنه يتحول إلى هذا اللولب من الحيرة و الألم و كأنك تدفن جزءً من نفسك |
Ama defalarca belirsizlik hakkında bir şeyler yapma gereği duydum. | Open Subtitles | لكن مرارا و تكرارا كنت أُستدرج لكي أفعل شيئا اتجاه الحيرة التي تنتابني |
Kafanız karışmış gibi. Açıklayacağım. | TED | تبدو عليكم الحيرة. سأشرح هذا. |
Ne zaman kendini kaybetmiş veya kafası karışmış hissetse... | Open Subtitles | أيما تشعر بفقدان السيطرة أو الحيرة |
Irkçı politika başladığından beri ilk kez hükümet reform ihtiyacını konuşmaya başlıyor ve sıradan beyazların duyguları şaşkınlık ile öfke ve korku arasında değişiyor. | Open Subtitles | للمرة الأولى منذ بدأ الفصل العنصري، بدأت الحكومة تتحدث حول الحاجة للإصلاح. بين الناس العاديين الأبيض، والمشاعر الآن نطاق من الحيرة والغضب إلى الخوف |
O şaşkınlık ifadesi kadar eğlendirici bir şey olamaz. | Open Subtitles | نظرة الحيرة التي تبدو عليهم هي الأكثر تسليةً |
Kendimi tuhaf hissediyorum ve kafam karışık. | Open Subtitles | كنت أشعر بالضياع و الحيرة طلبت من السماء أن ترسل لي علامة |
Andrew'un belirsizlikten nefret ettigini söyledigini hatirliyorum, fakat belki de belirsizlikle yasayamayacak olan sendin. | Open Subtitles | أعلم بأنك تقولين بأن (آندرو) يكره الحيرة لكن ربما كنت أنت التي لا تستطعين العيش كذلك |
Kafamdaki karışıklığa yeni bir boyut eklediğin için sağol. | Open Subtitles | -نعم .. أشكرك على إثقالي بمزيد من الحيرة |