hayat kurtarmak için yapmak istemediğin seçimler yapmak zorundasın aksi taktirde burada olmazdım. | Open Subtitles | إنقاذ الحيوات يتطلب منكِ أن تصنعي قرارات صعبة، وإلا لما كنتُ لأتواجد هنا |
Biliyorum. hayat kurtarmak. Özellikle de doktorların hayatlarını. | Open Subtitles | أعلم، لإنقاذ الحيوات و خاصةً حيوات الأطباء أنفسهم |
Bir insanın hayatı, birçoğunun hayatını etkiliyor. | Open Subtitles | حياة كل إنسان متصلة بالعديد من الحيوات الأخرى |
Bu uyuşturucular, bu kötülükler, sen olmasan bir hayatları olmayacaktı. | Open Subtitles | هاذه المخدرات، هذا الشر الزاحف التي لو بقيت لدُّمرت الحيوات |
Senin olduğunu sandığın hayatı geri almak için daha kaç hayatı mahvedeceksin? | Open Subtitles | كم عدد الحيوات التي ترغب في تدميرها لتسترد ما تعتقد أنه لك؟ |
Eğer bütün hayatlar aynı olsaydı, ben de intihar ederdim. | Open Subtitles | لو كانت كل الحيوات متشابهة, لكنت أقدمت على الانتحار أيضًا. |
Tüm bu yaşamları bağlayan bir enerji, hava, dalga var. | Open Subtitles | هنالك طاقة, مصدر موجة تصل بين كل هذه الحيوات |
Sedyeci hayat kurtarmakla yükümlü, tehlikeye atmakla değil. | Open Subtitles | يفترض أن يقوم حامل النقّالة بإنقاذ الحيوات وليس تعريضها للخطر |
Kimsenin yapamadığı şekilde hayat kurtarıyor. | Open Subtitles | ينقذ الحيوات حيوات لا يمكن لغيره إنقاذها |
Amanda içeri girdiğinde pek çok hayat kurtuldu, sen de biliyorsun. | Open Subtitles | سيتم انقاذ الكثير من الحيوات بما ان أماندا بعيدة عن الشوارع انت تعرف ذلك |
hayat kurtarıp, kızları kapacaksın. | Open Subtitles | ستنقذ الحيوات و ستحصل على الفتاة التي تريدها |
Pek çok hayat daha başlamadan sönmek durumunda kalıyor. | Open Subtitles | تلك الألوف من الحيوات التى خلقت فقط لتهلك فى الحال |
Güzel bir iş. Teşhis bilimi. Bir gizemi çözüyor, hayat kurtarıyorsun. | Open Subtitles | إنّها وظيفة رائعة، تتضمن التشخيص وحلّ الألغاز وإنقاذ الحيوات |
Bir insanın hayatı, birçoğunun hayatını etkiliyor. | Open Subtitles | حياة كل إنسان متصلة بالعديد من الحيوات الأخرى |
Biraz kâr uğruna o hayatları... mahvedemem. | Open Subtitles | لا استطيع ان استمر بتدمير الحيوات لأجل مبالغ مالية |
Milyonlarca insanın hayatı etkilendi ve durum daha da kötüleşebilir. | Open Subtitles | ملايين الحيوات تأثرت، وربما لم نرى أسوء مافي الأمر بعد |
Yaptıkları yok ettiğimiz hayatlar... | Open Subtitles | أشياء قمنا بها؟ الحيوات التى حطمناها ,ذلك كُلّ ما سَيَحْسبُ. |
En narin yaşamları bile yok edebilecek bir ahlaksızlık abidesi. | Open Subtitles | والفساد الاخلاقي يمكنه تحطيم حتى اكثر الحيوات كياسة |
Aynı zaman dilimi içinde dünya barışını sağlamış olsak kurtaracağımız can sayısından daha fazla. | TED | وهذا أكثر من الحيوات التي من الممكن أن ننقذها إذا حققنا السلام العالمي في نفس الفترة الزمنيّة. |
En uzun hayatların bile insanı bu yüzden sarhoş ettiğini kabul ediyorum. | Open Subtitles | وإدراك هذا يجعل حتّى أطول الحيوات تكابد تنغيصًا أشدّ. |
Yani bu yüzden kısa ve bitmek bilmeyen vahşi yaşam serisinin ardından en sonunda ben olarak doğdum. | Open Subtitles | لذلك بعد عدد غير منتهي من الحيوات الصعبة القصيرة أخيراً ولدت كما انا الآن |
Kendi küçük bölgesi dışında, galaksideki tüm yaşamı sona erdirmek fikriyle de birlikte, elbette. | Open Subtitles | بغاية مسح كامل الحيوات فى المجرة ,باستثناء , زاويته الصغيرة بالطبع |
Dinle bak, Geçmiş Yaşamlar Pavyonu'na gitmeliyiz. | Open Subtitles | أنا أعلم ما علينا أن نفعله. علينا أن نذهب إلى جناح الحيوات السابقة. |
Yiten yaşamların hasatı soğuk tarafından süpürüldü. | Open Subtitles | وحصاد من الحيوات المهدورة, اهلكها البرد بقسوته. |
Aldığım canların hiçbirini bu listeye eklemediğini hepiniz fark ettiniz. | Open Subtitles | لاحظتم أنه لم يذكر أياً من الحيوات التي أخذتها |