Boyca büyük hayvanların yaptıkları kur, daha fiyakalı olur. | Open Subtitles | عندما تذهب الحيوانات الكبيرة للمغازلة, تستعرض |
büyük hayvanların hayatta kalması için gereken yiyecek yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هنالك طعاماً كافياً لـيساند الحيوانات الكبيرة الحجم |
Ekip, parkta gördükleri tüm büyük hayvanların... yer ve sayılarını çıkarıyor. | Open Subtitles | لذا الفريق يخطّط و يعدّ كلّ الحيوانات الكبيرة الّتي يرونها في المتنزّه. |
Burada, kıtasal eğimin üzerindekinden binlerce kat daha az olan büyük hayvanlar vardır, ama bazı yerlerde yüzlerce yılan yıldızı yiyecek aramak için denizin dibinden geçer. | Open Subtitles | هناك عدد اقل بآلاف المرات من الحيوانات الكبيرة هنا عما يوجد في منطقة الجرف القاري ..ولكن , وفي بعض الأماكن |
Fakat bir süre sonra anlaşıldı ki... büyük hayvanlar işin yalnızca bir parçası. | Open Subtitles | لكنه سرعان ما أصبح واضحا أن هذه الحيوانات الكبيرة كانت جزءا فقط من القصة. |
Doğrusu bu topraklar öyle verimsiz ki, yalnızca birkaç büyük hayvan yaşayabilir. | Open Subtitles | في الواقع، هذه الأرض قاحلة جداً، حيث عددٌ قليل من الحيوانات الكبيرة يمكنها العيش هنا. |
Şu omurgasız canlıların hepsini toplayıp tartsanız... tüm büyük hayvanların toplamından çok daha ağır çeker. | Open Subtitles | إذا استطعت أن تجمعهم، كل هذه المخلوقات اللافقاريات الصغيرة ووزنتهم، سيزنون أكثر بكثير من كلّ الحيوانات الكبيرة مجتمّعة، |
büyük hayvanların yaşayabilmesi için yeterli yiyecek yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك طعام يكفي الحيوانات الكبيرة |
Diğer büyük hayvanların %95'i tamamen silindi. | Open Subtitles | تم القضاء على 95 % من الحيوانات الكبيرة الأخرى، |
Daha büyük hayvanlar dahi böceklerle besleniyor. | TED | وحتى الحيوانات الكبيرة تأكل الحشرات. |
Makalelerinin çoğu büyük hayvan avı için. | Open Subtitles | معظم مقالاته عن صيد الحيوانات الكبيرة |
- büyük hayvan kafesi işe yaradı. | Open Subtitles | معمل الحيوانات الكبيرة |