Oksijen kapağı kapatıldı. İç tank, uçuş basıncında. | Open Subtitles | تم سحب خزان الأوكسجين الخزان الخارجي تم وضعه على ضغط الطيران |
Çarşamba günü seçim otoparkına giriş yaptığında depo yarıya kadar doluymuş. | Open Subtitles | عندما تم إيداعها في موقف الحملة الأربعاء كان الخزان نصف كامل |
Bu arada, benzin için senden borç almalıyım, tüm bu yolculuk depoyu kuruttu. | Open Subtitles | . إسمع, عليك إعاراتي بعض المال لأجل الوقود كل قيادتنا تلك أفرغَتْ الخزان |
Şu an tankın içinde su var. Ama yakında pil asidiyle dolacak. | Open Subtitles | هذا ماء ، في داخل الخزان قريبا سيكون جالسا في بطارية حمضية |
Ve daha da iyisi, birisi tankı doldururken videosunu çekeriz. | TED | وربما يكون من الأفضل أن نلتقط فيديو. فيديو لشخص ما يملأ الخزان. |
Yani bu demek oluyor ki bomba, tanka dışarıdan bağlanmış değil mi? | Open Subtitles | هذا يعني أن المتفجرات كانت ملتصقة في خارج الخزان ، صح ؟ |
tank 725 psi basınçta ve düşüyor. | Open Subtitles | الأكسجين في الخزان الأول 725 باوند لكل بوصة مربعة و آخذ في التناقص |
1 nolu tank 218 psi ve azalıyor. | Open Subtitles | صفر الخزان الأول 218 باوند في البوصة المربعة و يتناقص |
Ayrıca, o tank ikimizin de düşmesine neden oluyordu, hatırladın mı? | Open Subtitles | بالإضافة إلي أن الخزان استمر في الانقلاب بنا |
Aynı benzin deposuna bağlılar ama biri depo dolu diyor, diğeri boş. | Open Subtitles | أحدهما يقول أن الخزان مليئ و الآخر يقول أن الخزان فارغ |
- Sayın Brunner? depo kanadını kapatamıyoruz. | Open Subtitles | لا نستطيع سد الخزان الرئيسي والضغط يزداد |
Tesisin depo kanatlarına baskı uygulayarak, ...depo kritik seviyeye gelmesini sağlıyor. | Open Subtitles | إنه يتسبب بجعل الضغط في الخزان الرئيسي بالوصول لمرحلةٍ حرجة |
Yakıtımız bitmiş! Bender, sana kalkıştan önce depoyu doldurmanı söylemiştim. | Open Subtitles | نفد منا الوقود! "بندر"، أخبرتك أن تملأ الخزان قبل مغادرتنا. |
depoyu boş bırakmamalı ve ne bulursak onunla doldurmalıyız. | Open Subtitles | اذا قلقت على ما ستضعه في الخزان, فمحركك سيموت |
Şu an tankın içinde su var. Ama yakında pil asitiyle dolacak. | Open Subtitles | هذا ماء ، في داخل الخزان قريبا سيكون جالسا في بطارية حمضية |
Richard Jaeckel ve Lee Marvin o tankın üzerinde Naziler gibi giyinmiş. | Open Subtitles | ريتشارد جيكل ولي مارفن أعلى الخزان يلبسون كالنازيين |
Bakın, buradaki su tankı bu iki adam için özel bir anlam ifade ediyordu. | Open Subtitles | اترى هذا الخزان المائي لقد كان له اهمية خاصة لهذين الرجلين |
Benes soluk aldığında oksijeni tanka itmek için yeterli basınç oluşacaktır. | Open Subtitles | و عندما يتنفس بينز يجب ان يكون هناك ضغط كافى لرفع الاكسجين فى الخزان |
Belki de araba kaydı, şu kayaya çarptı ve deposu patladı. | Open Subtitles | ربما انحرفت السيارة وضربت الصخور وانفجر الخزان |
İkincisi, sopayı kahrolası tanktan çıkarıp yaptığımızın kötü bir fikir olduğunu kabul ederiz. | Open Subtitles | الثانى: أن نخرج هذه العصا خارج الخزان وننسى هذه الفكرة السيئة |
Bu tankta, mercan kayalığının en ilginç türlerinin bazılarını görüyoruz. | Open Subtitles | في هذا الخزان ترون أكثر الأجناس غرابة في الشعاب المرجاني |
Çünkü benzin deposunu böyle havaya uçurmak istiyorsan, gerçekten oraya nişan alıyor olman gerekirdi. | Open Subtitles | لانه يجب ان تصوب نحو الخزان كي ينفجر كذا |
O zamana kadar, kurbağa yavrularını Depoda tutman gerekiyor. | Open Subtitles | و حتى ذلك الوقت ، عليك أن تحفظ ضفادعك الصغار في الخزان |
depoya kelepçe takar... motoru da yoğuşturucu yanında ayrı taşırız diye düşündüm. | Open Subtitles | الآن، فكّرت بأن نضع حلقة على الخزان ونحمل المحرك لوحده، بجانب المكثّف. |
Anlaşılan o ki, bu evde... küçük haznenin yanında... küçük pervazın üzerinde... beton Deponun orada olmalı. | Open Subtitles | لكن يبدو أنها هنا في هذا البيت عند الخزان الصغير على الحافة الصغيرة |
Yörüngede kalmak için B tankını çıkarıp, A tankından yakıt yakmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن آخذ بعض الوقود من الخزان ايه الى الخزان بى لكى أثبت على المدار |