İlaç testlerini insan hücreleri kullanarak yapabilmenin kapılarını aralıyor ve yakın dönemde bunun rutin bir yöntem olacağını umuyorum. | TED | وهذا يتيح القدرة، والتي من المأمول أن تصبح شيء روتينياً في وقت قريب، على استخدام الخلايا البشرية لاختبار الأدوية. |
Onun yerine insan hücreleri üzerinde test ettiğimizi farz edin. | TED | عوضا عن ذلك ، لنفترض أننا يمكن أن نجربها على الخلايا البشرية |
Onarımı ve kopya etmesi, insan hücreleri gibidir. | Open Subtitles | تقوم بإصلاح التلف و التضاعف تماماً مثل الخلايا البشرية |
Şayet karışım uygun miktarda radyasyon ürettiyse insan hücrelerini mutasyona uğratabilir. | Open Subtitles | إذا الإثنين ولدوا كمية كافية من الإشعاع يمكنها أن تحول الخلايا البشرية |
Eğer örneklerin ki hiç kafam basmıyor o şeylere moleküler seviyede insan hücrelerini zamanın etkisinden koruyabilirse olasılıkları bir düşün. | Open Subtitles | إن تفهّمت نماذجك أنني بالكاد أتفهّمهم يمكن أن تمنع تأثير الزمن على الخلايا البشرية على المستوى الجزيئي هو مجرد جزء من الإحتمالات |
Şimdi işte, bu insan hücrelerinden kendi başına bir başkası. | Open Subtitles | هذه واحدة أخرى من الخلايا البشرية بمفردها |
Dış çeperinin yerini miyozin 2 proteini almış insan hücreleri onlar. | Open Subtitles | ومن الخلايا البشرية الذين الميوسين بروتين II هاجروا إلى... محيط الخلية. |
Adi ev örümceğinde insan hücrelerinden farklı olarak ciddi enfeksiyonlar, doku hasarına karşı kendini iyileştirme yeteneği bulunur. | Open Subtitles | لذا، دمج العناكب المنزلية... مع الخلايا البشرية. لهــا القُدرة على الشفاء الذاتي. |